Ana içeriğe atla

HIRS VE DOYUMSUZLUK EŞİTTİR BUNALIM.



HIRS VE DOYUMSUZLUK EŞİTTİR BUNALIM.

Sevgili dostum,

Şu aralar etrafımda "depresyonda" veya "bunalımda" laflarını çok duymaya başladım. İnsanlara biraz yakından bakınca ciddi oranlarda ilaç kullanan,her akşam içki içen, bunları yapmıyorsa bile kendini tıksırana kadar yemeğe vererek çeşitli eğlence ortamlarında uyuşmaya çalışan tiplerle karşılaşıyoruz.

Bunalımdan kurtulacağım diye tüm gün oyun oynayıp,türlü gereksiz şeyler izlemek için bilgisayar başında zombi hayatı yaşayanları saymıyorum bile.

Kısacası salgın bir hastalık gibi bu "depresyon" veya "bunalım" işleri de giderek artmaya başladı.

Peki neden oluyor ?

Bunalım ve ruhani sıkıntıların en önemli sebebinin  formülünü aşağıya yazıyorum.

HIRS + DOYUMSUZLUK = BUNALIM

Hocam bu formülü biraz açar mısın dersen hemen açayım.

Şimdi insan dediğimiz varlığın egosu yani nefsi doymaz. Ego akvaryumda önüne atılan her yemi karnına indirmeye çalışan ve bir türlü doyamayarak çatlayarak ölen balık gibidir.

Hepimiz içimizde bu egoyu taşıyoruz. Kimimiz kontrol edebiliyor, kimimiz dizginleri elinden kaçırıp kendini çılgın gibi koşan vahşi atların insafına bırakmış arabacı gibi yaşıyor.

Hırs, ego tarafından desteklenen bir olgudur.

Gördüğü ve bildiği her şeyi ele geçirmek,sahip olmak ve sahiplenmek ister.

Mantığı ve ahlakı falan da yoktur.

Hep daha fazlasını ister.

Şef olur müdür olmak ister. Müdür olur gözünü genel müdürlüğe diker. Genel müdür olur CEO olacak insanım ben der. Bunu başarır, ülkeyi yönetmek ister.

Hırslı insan kendi elindekine değil hep başkasının elindekine bakar.

Şükür denilen kavramdan haberi bile yoktur hatta şükür etmeyi acizlik olarak görür. Bu sebeple bu hırs soğancıkları çıkarları olmayan insanlara ufacık bir teşekkür etmeye üşenir. İnsana teşekkürü olmayan Allah'a nasıl şükretsin.

Dünya sistemi de  hep bu hırsı destekler.

Kariyerinde başarı için  hırslı olman lazım derler. Ticarette hırslı olman gerekir derler. Siyaset yapacaksan hırslı olman şarttır derler. Hırsı olmayanlara da genelde ezik ve sünepe gözüyle bakılır.

Hırs olgusu otomatik olarak doyumsuzluk duygusunu üretir.

Hırslı insanın doymak gibi ve tatmin olmak gibi kavramları yoktur.

Sürekli yer, istifler ve biriktirir.

Yarısını çöpe atacağı kahvaltı sofralarına kurulmak ister, çoğunu giymeyeceği oda dolusu kıyafetleri ve ayakkabıları olmalıdır. En son model telefonlar ve en son model arabalar onun zaten doğuştan hakkıdır. İlişkileri bile aç gözlüdür. Erkekse kadına, kadınsa erkeğe doymaz.

Ancak burada bir problem vardır.

Sürekli tuzlu deniz suyu içenin litrelerce içse bile susuzluğunun geçmemesi hatta daha artması gibi onun da kalbi bir türlü tatmin olmaz.

Yedikçe yer, tükettikçe tüketir, istifledikçe istifler, seviştikçe sevişir. Doymaz ve uslanmaz.

Bu durum psikolojik olarak tüm ayarlarının zamanla bozulmasına sebep olur.

Üstelik tüketim üzerine kurulmuş sistemler ona sürekli "daha fazla tüket - daha fazla tüket" sinyalleri gönderir.

Tüketmek için harcar, harcamak için daha fazla kazanmak veya borca girmek zorundadır. Hayatı artık tamamen her ne pahasına olursa olsun tüketmek üzerine odaklanır.

İşte bu aşamada bunalım ve depresyon efendiler sahneye girerler.

Bunalımını aşmak için türlü uyuşturucu hapları yutmaya ve sarhoş edici maddeleri tüketmeye başlar.

Dışarıdan çok mutlu görünen bir çok zengin ve ünlü insanın bedenlerini ilaç, alkol, hap, kokain ve esrarla doldurmasının sebebi budur.

İçlerinde koca bir kara delik vardır ve bu delik ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü kapanmaz.

Şimdi buraya kadar okuduysan içinden "eee hocam bunlar zenginlerin meseleleri bana ne" diyor olabilirsin.

Yok yahu. Bunlar senin meselen değil yani.

Bir düşün bakalım.

Her gün "Şişintiol" türü alışveriş sitelerine girip indirimli elbise ve ayakkabı peşinde koşanlarda senin gibi sıradan insanlardır.

Üç kuruşluk terfi ve çıkar için ruhunu satanlarda öyle zengin falan değildir. Bit kadar avantaj sağlayacağım diye türlü torpilin ve üç kağıdın peşinde olanlar da baktığın zaman sıradan yurdum insanlarıdır.

Aç gözlülük yüzünden girdiği bunalımlardan kurtulmak için cebinde koca bir fili bile uyuşturacak kadar kuvvetli uyuşturucu maddelerle gezen, her gün işinden çıkar çıkmaz soluğu birahanede alan, bunalımını susturmak için günde yirmi saatini telefon başında delirmiş gibi konuşup ekran parmaklayarak geçirenlerde hemen yanı başımızda yaşıyorlar. Hatta belki bu insan sensin.

O yüzden başta ben kendim dahil hiçbirimiz bu ego işlerinden sıyrılamayız.

Eğer sıkılıyorsan ve bunalıyorsan etrafını suçlamadan önce bir kendine güzelce bak. Aç gözlülük ve doymazlık durumun nasıl ? O çok istediğin ve kafaya taktığın şeyler her neyse gerçekten gerekli mi yoksa egonun sana yutturduğu zerzevat mı ?

Sözün özünün özü.

Bunalımsız ve mutlu bir hayat mı istiyorsun ?

Önce kanaatkar ve şükredici olmayı öğren.
Dünyanın merkezinin kendin olmadığını hatırla.
İhtiyaçların kadar yaşamayı ve paylaşmayı da önemse.
Bunları yapabilirsen şu an çektiğin bunalım ve mutsuzluklarının oldukça hafiflediğini görebilirsin.

Ama işin bir püf noktası var.

Kendinden büyük bir şeye inanmıyorsan ve anlamlı bir hedefin yoksa;
kısacası "benim bu dünyaya gelmemin özel bir amacı yok,doğdum, zevk peşinde koşup öleceğim" diyorsan bu dediklerimin hiç birini zaten yapamazsın.

Doymayan egon ve nefsin seni ateşin plastiği eritmesi gibi yavaş yavaş yok eder.

Önce inan,sonra hedef koy ardından şükredici, kanaatkar ol ve paylaşmayı öğren.
İşte bunalımdan kurtulmanın formülü.

Bu formülü uygulamak sana çok zor geliyorsa işte bunalımlar ve depresyonlar kapında bekliyor.

Seçim senin.

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni