Ana içeriğe atla

ÇEKİM YASASI HOKKABAZLIĞI.




ÇEKİM YASASI HOKKABAZLIĞI.

Sevgili dostlar,

Son zamanlarda biraz yoğundum. Eğitimler ve kitap görüşmeleri derken uzun zamandır şöyle okkalı bir yazı yazamadım. Hatta bazı dostlar "hocam,kimse okumuyor diye mi kısa kısa paylaşımlarda bulunuyorsunuz sizin uzun yazılarınızı özledik,siz yazın biz okuruz" diye sitem etmeye başladılar.

İşimiz gücümüz biraz ara verdi ve kitap için anlaşmayı da imzaladık. O zaman önümüzde engel yok buyurunuz uzun uzun yazı.

Bugün sizi uyarmak istediğim konu "Çekim Yasası", "Sır" veya "Kuantum Düşünce" gibi uydurma isimlerle pazarlanan "Çekim Yasası" hokkabazlığı (aslında sahtekarlığı diyeceğim ama arada iyi niyetli insanlar da var onları da araya kaynatmak istemiyorum ama yazının geri kalanında dayanamayıp diyebilirim)

Şimdi efendim, bu acayip görüşü insanlara bala şekere bulayıp yutturanlar genelde bu felsefeyi binlerce yıl öncesine falan dayandırırlar hatta işin içine Aristo,Platon, Newton gibi ünlü isimleri bile karıştırmaya çalışırlar ama tabi böyle bir şey yok külliyen yalandır.  Isaac Newton yaşarken ona böyle bir şey söyleseniz, elindeki sopasıyla evinin dışına kadar sizi kovalardı.

Ha bir de buna din kisvesi bulaştırmaya çalışanlar var ama onlara ayrıca değineceğim.

Şimdi değerli dostum. Bu hokkabazlığın kökeni 19.yüzyıl İngiltere'sine dayanır. O dönemlerde para babaları ve aristokratların kırbacı altında ezim ezim ezilen, bataklığa dönmüş şehirlerde esir kampı gibi fabrikalarda çalıştırılan ve köpek bağlasanız durmaz ofislerde etlerinden sütlerinden faydalanılan emekçi kesime belli tür kitaplar pazarlanmaya başlandı.

Bugünkü kişisel gelişim sektörünün temelini atan bu kitaplar "Kolay yoldan zengin olmanın yolları" , "Herkesi kendinize nasıl kul köle yaparsınız"  veya "Bu kitabı okuyun paraya para demeyin" gibisinden konulu basıldığı kağıttan daha değersiz zırvalar içeren kitaplardı.

O dönemler yeni yeni keşfedilmeye başlanmış Doğu felsefelerinin içinden kendi işlerine gelen kesimleri alıp bolca yalan sosuyla bulayarak,bir umut arayışı içindeki insanlara çok ucuz fiyatlara pazarlıyorlardı.

Bu eski kitapların büyük kısmını inceledim. Bazıları düzden okuduğunuz zaman gerçekten son derece bilimsel ve mantıklı gözüken kitaplardır.

İşte bu Çekim Yasası zırvalığı  "Law of Attraction" o dönemlerde ortaya çıktı.

On dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın başları dünyada bilimin patladığı ve bilim insanlarının en karizmatik olduğu dönemlerdi. Neredeyse her  gün yeni bir teori ortaya atılıyor ve bilimin bir dalında önceki anlayışları sıfırlayan yeni keşifler ortaya çıkıyordu. O dönemlerin ikonları kısa pantolonlu sosyal medya ikonları değil bilim insanlarıydı.

İşte dolandırıcılar bu çevre şartlarını lehlerine kullanarak oralarından buralarından "kanunlar" ve "teoriler" uydurmaya başladılar. "Çekim Yasası" dedikleri saçmalığı da sanki bir doğa veya fizik kanunuymuş gibi pazarlamaya uğraştılar.

Temel fikir şuydu.

Eğer bir şeye tam olarak odaklanır ve onu sürekli düşünürseniz hayatınızda meydana gelir.

Tüm dünya bir enerjidir ve düşünce de enerjidir. Siz bir şeyi sık sık ve sürekli düşünürseniz sihirli çubuk değince şapkadan çıkan haylaz tavşan gibi o şey hayatınızda ortaya çıkar.

İşte bu bilimsel süsü verilmiş zırvalığa örnekler de verirler.

Efendim Londra'da temizlikçi bir kadının beş kuruş parası yokmuş ama Amerika'ya gezmeye gitmek istiyormuş. Bu dolandırıcıların birinin  seminerine katılmış ve oradan Çekim Yasasını öğrenmiş sonrada gitmiş pazardan kendine bir tane bavul almış. Bavulun içini sanki seyahate çıkacakmış gibi doldurmuş. Sonra da her gün bavula bakarak ben Amerika'ya tatile gideceğim falan demiş. Sabah akşam bavula bakmış,bakmış sonra bir anda mucize olmuş ve Amerika'ya tatile gitmiş. Şimdi bu zırvalığa inanmak için akılsız olmanız lazımdır ama o dönemin insanları gerçekten ihtiyaç içinde oldukları ve umut aradıkları için bu tür kitaplara denize düşmüş adamın filikaya sarılması gibi sarıldılar.

Sonra araya Birinci Dünya Savaşı girince İngiltere'de bu zırvalıklar unutuldu. (Çekim yasasının siperde üstünüze doğru gelen obüs topu mermisine pek bir etkisi olmadığı deneysel olarak görüldü tabii)

Bu iş tam ortadan kalktı derken bu sefer Amerika'da kafasını gösterdi.

Bunun sebebi de tabi gene fakirlik ve cehaletti.

Amerika'da bankerlerin ve halkın açgözlülüğü yüzünden ekonomi topu atıp büyük ekonomik kriz patlayınca insanlar aç sefil düştü ve büyük bir umutsuzluk ortaya çıktı. İşte bu durum,dolandırıcılar için ideal zemin oluşturdu.

Bu zırvacılardan en büyüğü  Napoleon Hill denen adamdır.  1928 senesinde "Başarının Sırrı" diye bir kitap yazmış ama kimse zırvalarına prim vermemiştir. (İsmi Napolyon olan adamın inandırıcılık sorunu olması normal tabi)

Sonra,1929 senesinde Amerika'da ekonomik çöküş yaşanmış ve Napoleon amcamız 1937 senesinde "Düşün ve Zengin Ol" kitabıyla şansını bir kere daha denemiş ve tabi ortam artık uygun olduğu için kitap satış rekorları kırarak Napolyonun kendisi cidden zengin olmuştur.

Tabi bu işin tuttuğunu gören türlü ibiş tayfası da buna benzer kitaplar yazarak milleti kandırmaya devam etmişler ve bu iş dünya çapına yayılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası bu acayip görüşün gene modası geçmişse de 1960'lı ve 1970'li yıllarda hippiler Doğuda Hint Felsefesini ve Tembellik sanatını keşfedince bu tür kitaplar gene moda olmuştur.

Ancak son büyük saçmalık patlaması 2006 yılında çıkan Rhonda Byrne denen uyanık kadın televizyoncunun o zamana kadar yazılmış tüm zırvalıkları toplayıp, lafta bilimsel örneklerle de destekleyip güzel resimli ve baskılı bir kitaba dönüştürerek "The Secret - Sır" adı altında piyasaya çıkarmasıyla yaşanmıştır.

İşte günümüzde neredeyse milyonlarca insanı yumuşak yumuşak kandıran lafta Çekim Yasasının hikayesi budur.

Bak sevgili dostum.

Belki şu an bana kızıyorsun ve benim ne kadar ön yargılı olduğumu falan düşünüyor olabilirsin. Ama senin iyiliğin için bu yazıyı yazıyorum.

Benim inancıma göre çalışmadan,üretmeden ve çaba harcamadan hiç bir değer ve zenginlik olmaz. Eğer olmuşsa o zaten senin felaketindir.

Oturduğun yerden kumru gibi düşünerek hayatına para çekemezsin. Para ve zenginlik bir amaç değil sonuçtur.

Senin bir inancın ve hedefin vardır. Bu doğrultuda güzel şeyler üretirsin. Senin bu ürettiklerin insanların ne kadar çok ihtiyacını karşılıyorsa senin malını veya hizmetini senden satın alırlar. Yani ürettiğin değer karşılığında sana değer aktarırlar ve nasibinde varsa zengin olursun.

Ama senin inancın ve hedefin sağlam olduğu için o zenginlik sana zarar vermez, tam tersine insanlara verdiğin faydanın çapı artar. Daha güzel işler yaparsın ve daha büyük projelere imza atarsın.

Yani şimdi düşünsene. Sen yirmi sene burnundan kan gele gele didineceksin, çalışacaksın. Türlü riskler alacak ve türlü canavarlara mücadele edeceksin. Günde dört saat uykuyla hedefin doğrultusunda üreteceksin ve alnından ter damlayacak. Sonra sen bunları yaparken hayatını sırt üstü yatarak geçiren asalak tembel bir patatesi sırf sadece sürekli zenginlik ve para düşünüyor diye Allah zengin yapacak öyle mi. Sen buna razı olurmusun bu adil bir sistem dermisin. ? ( Bu tiplerin çoğu Allah demez, evren falan derler. O evren  neymiş onu da kimse bilmez. Oturduğun koltuktan Mars gezegenine gönderdiğin pahalı cep telefonu alma düşüncelerin çok umurundaydı zaten gezegenin )

Para mı istiyorsun ? Şöhret mi istiyorsun ? İnsanların sana saygı göstermesini mi istiyorsun ? Kusura bakma yattığın yerden poponu kaldırıp deyim yerindeyse ve kırılma ama  eşşşşekler gibi çalışacaksın, mücadele edeceksin. Yok öyle beleş dünya.

Hayatında sevgi ve aşk mı istiyorsun. Öyle oturduğun yerden o da olmaz. Sevgin için mücadele edeceksin, fedakarlıkta bulunacaksın. Gerekirse kendin açken son lokmanı sevdiğin insana vereceksin. Sabredeceksin. Ferhat aşkı için dağı delerken sen oturduğun yerden "evrene mesaj göndererek" mutluluğu bulacaksın öyle mi ? Çok beklersin.

Lider ve Yönetici mi olmak istiyorsun ?  Bir gün büyük bir insan olduğunu uyuklamaya dalmış inek gibi düşünerek büyük insan olamazsın.

Kelleyi koltuğa alarak ve bir ideal uğruna canını vermeye razı olursan o işler olur. Komutan olacaksan yerin kılıç elde askerin en ön safıdır. Şövalyeler zamanında aristokratlar halkı ezerdi falan ama bir savaş çıktığında köylü tarlasını sürmeye devam ederken lordlar ve baronlar kocaman zırhlarını giyinip, elllerine de kılıcı alıp er meydanına çıkarlardı. O keyfin bedeli oydu.

Kısacası değerli dostum bu "Çekim Yasası" laflarının hiç bir bilimsel temeli yoktur. Tembelliğe yatkın ve hata kabul etmeyen egoların hoşuna gidecek şeyler söyleyip paranı ve vaktini çalan bir hokkabazlıktır.

Şu kitabın ismine bak "Düşün ve Zengin Ol" ne kadar güzel değil mi. "Çalış ve Zengin Ol" ya da "Sıkıntıya katlan ve Zengin Ol" gibi bir kitap egolu insanların işine gelmez tabi.

Hayatta bedavaya çorba yoktur ve ne kadar ekmeğin varsa köfteyi de o kadar yersin.

Üstüne üstlük bir de bu zırvalığı din kisvesine uydurmaya çalışanlar var ki onların durumu çok daha berbat. Allah hiç kimseye "bu alemde neyi seçerseniz/beğenirseniz o kesinlikle sizin olacak” diye bir garanti vermemiştir. Böyle bir garanti vardır diyenlerin elinde bir garanti belgesi de yoktur.

Eğer Allah her insanın seçip beğendiğini ona verseydi insanlık bir kaç yüz sene içinde yok olup giderdi. Egosu olan ve aç gözlü varlıklara her istediklerini verecek bir sistem yok.


Özün özü. Her istediğin için aklını kullanman,çalışman ve çaba göstermen lazımdır. Bunları yapsan bile belli bir hikmet gereği ulaşamayabilirsin ama çalışmaktan ve çaba göstermekten vazgeçmeyeceksin.


Her istediğin senin olacak diye sana yalan sıkan lamba cini taklitlerine de sakın kanma. Onların tek istedikleri paran ve onlara köle olmandır sadece.


Sevgilerimle.

Aydın Serdar Kuru




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni