KÖTÜ İNSANLAR KÖTÜ OLDUKLARININ FARKINDA MIDIR ?
İyilik ve kötülük dünyaya ilk fırlatıldığımız günden bu güne önümüze konan bir seçenek. İlk olarak masallarla başlar annemizin bize anlattığı. Masalda mutlaka kötü bir karakter vardır. Kırmızı Başlıklı kızı yemeye kalkan kötü kurt, pamuk prensesi zehirleyen üvey anne gibi ve bizim yanımız her zaman iyilerin yanıdır. Daha sonra çizgi filmler girer yaşam hanemize. Örneğin Tom ve Jerry kedi fare masalında biz hep ufak minik fareyi tutarız, Kötü kalpli Gargamele karşı mavicik Şirinlerin yanındayızdır. Sonra görüntülü masallar olan filmler girer hayatımıza Star Wars evreninde Jedi olmak isteriz ve Yoda manevi babamız olsun diye iç geçiririz. Süpermen'in yanında Lex Luthora karşı savaşırız.
Sonra yıllar geçer hayatın daha da içine gireriz çünkü artık bedenimiz büyümüştür ve masallar arkamızda kalmıştır ancak aynen o masallarda okuduğumuz çelik gibi net iyi ve kötü ayrımını ararız hayatta.
Tüm dünya içinde kendimizin de olduğu iyiler grubu ve nedense hep başkalarının mensup olduğu kötüler grubu arasında dönüp giden bir futbol maçıdır.
Zaten bize verilen kültürel yazılımlarda bunu destekler. Dinimiz bize bu dünyaya farklı senaryolarla imtihan edilmek için gönderildiğimizi söyler ve en büyük dedemiz Ademin yaratılışıyla başlayan bir Şeytan-İnsan kavgasında yerimiz tüm iblislere karşı insanın yanıdır. Ancak bu iblislerin kuyruklu ve boynuzlu olmadığını ve çoğunun aynen bizim gibi insan kostümü giydiklerini zaman içinde yediğimiz kazıklarla öğreniriz. Üstelik bu insan şeytanlar tatlı dilli, güzel gözüken ve güzel kokan insanlardır.
Başka bir kültürel yazılım Milliyetçiliktir. Tüm okul hayatımız kendi milletimizin ne kadar güçlü, ahlaklı ve soylu olduğunu dinlemekle geçer. En kahraman ve en soylu geçmiş bize aittir. Bizim atalarımız kimseye kötülük yapmamış, hep mağdur olmuş ve her savaşını hakkıyla kazanmıştır. Örneğin bir Norveçlinin bizim gibi bir tarihi yoktur ya da Bizanslılar hep haindir zaten. Biz bu sefer de millet olarak tarihin iyi yanındayızdır. Bunun tersini söyleyen hainlere de çok kızarız.
Yıllar geçer ve yaşlar alınır ama biz hep hala iyinin yanında olduğumuzu düşünürüz. Yaptığımız her şey iyidir ve aralarda kötülük yapmışsak da bu "şeytanın aldatmasıdır" ama başkalarının yaptığı kötülükler hep saf kötülüktür. Egomuz kötü olduğumuzu bize kabul ettirmek istemez.
Örneğin yalanlar söyleriz hem kendimize hem başkalarına ama "ne olacak canım bunlar beyaz yalandır" ve "zaten herkes söylüyordur". İnsanları kırar, ezer hatta bazen arkalarından vururuz ama zaten hak etmişlerdir. Önce onlar saldırmıştır.
Bazen dinimiz, ideolojimiz için kötülük yaparız bir melek kanadının kostümü altında. Din uğruna eli kolu bağlı insanları kameraların önünde koyun gibi boğazlayan o sırada cennetlik bir cihat yaptığını düşünür. Stalin'in emriyle tanımadığı bir kadının ensesine mermi sıkan NKVD askeri o mermiyi devrim düşmanlarına emekçi halk için sıkmıştır. Dünyanın tüm teröristleri bir kısım için azılı terörist ötekiler için özgürlük savaşçısıdır. Hele bir de kazanmışlarsa hepsi vatan kurtaran aslanlardır.
İnsanların arasında kendini patlatan, kalabalığa otomatik silahla ateş açan veya bebekleri kurşunlayan tüm teröristler de senin benim gibi canı sıkıldığı zaman bir kahveyle sigara tellendiren veya iyi yapılmış bir baklavayı zevkle yiyen kişilerdir aslında . Hepsinin değer verdiği aileleri ve aşık oldukları vardır. Ama kendi ideolojileri veya davaları uğruna yeri geldiği zaman aynı kendi kızına benzeyen bir çocuğun üstüne bomba atarken "savaşıyordur" ve bunu iyilik için yapıyordur.
Birinci dünya savaşında Batı Cephesinde yüzbinlerce Fransız ve Alman askeri makineli tüfekler üzerine ölüme gönderme emrini cephe gerisindeki sıcacık köşklerde ve dev gibi haritalar üzerine batırdıkları iğnelerle veren o koca bıyıklı generaller yüz binlerce insanın çamurlara gömülme yazılı emrini verdikten hemen sonra büyük bir keyifle şaraplarını içebiliyorlardı. Çünkü sadece "görevlerini yapıyorlardı"
Peki acaba Enola Gay isimli uçağın içinde koca bir kırmızı düğmeye basarak dev fıçıya benzer nükleer bombayı metrelerce aşağıda kendi hallerinde yaşayan, oyun oynayan, yemek yiyen belki aşk yapan Japon insanların üzerine yollayan ve on beş saniyede yüz binlerce insanı öldüren Amerikalı pilot uçağını geri döndürüp indirdikten sonra başını döndüren açlığını güzel bir hamburgerle bastırmış olabilir mi ? Hamburgerini rahat rahat yerken başarılı bir görevin huzuru içinde iyi bir insan mıydı ? Ama belki de o attığı bomba eğer atılmasa ölecek milyonlarında hayatını kurtarmış olabilir miydi ? İşte gerçek hayatta o kadar basit iyi ve kötü denklemleri yok ve Yedi cücelerin yedisi de her zaman iyi olmuyor.
Peki bu yazıyı yazan ben ve okuyan sen gerçekten iyi insanlar mıyız ? Yani buna kesin bir garantimiz var mı ? Belki de yapılması gereken bu soruya bir evet hayır cevabı vermeden önce sadece" elimizden geleni yaptığımızı" söylemek olacak.
O yüzden Cennete gireceğinden kesinlikle emin insanlar olmamak gerekir ve belki de gerçekten Cennete girecekler bu emin olmayanlardır.
Her yapılan hareketin sonucu iyi mi kötü mü belirleyecek bir pusula yok elimizde. Örneğin öğrencisi kendine karşı geldi diye bir buçuk puanı vermeyip sınıfta kalmasına ve okulu bırakmasına sebep olan öğretmen otuz sene sonra yol üstünde yerde yatarken gördüğü madde bağımlısının o öğrencisi olduğunu bilmeden "cık cık bunlar da her yeri sardı diyebilir"
Bir dakika on iki saniye süren bir orgazm zevki için yirmi beş yıllık eşine ihanet eden ve boşanıp çocuklarını ailesiz büyümek ve ilerde ilişki problemleri yaşayamaya zorlayan adam büyük ihtimal ihanet edecek kadar beğendiği kadına kur yaparken büyük bir kötülük yaptığını düşünmüyordu.
Genç ve idealist ressam Adolf Hitler'in yaptığı resimleri "sanatsal" bulmadıkları için Viyana Güzel Sanatlar Akademisine kabul etmeyen yaşlı başlı hocalar verdikleri "önemsiz" kararla kendileri dahil milyonlarca insanın hayatını cehenneme çevirdiklerini bilmiyor ve büyük ihtimal mülakat sonrası şnapslarını içerken kapıdan kovdukları hayata öfkeli genci hatırlamıyorlardı bile.
Kısacası dostum her hamlemiz ve eylemimiz ileride farkında olamayacağımız sonuçlar içerebilir. Bu sebeple her zaman niyet önemlidir ve biz genel planı bilemeyiz.
Ancak en tehlikeli durum kendini tamamen iyi ve doğru yolda sanmandır. Şu ana kadar şahsen tanıdığım veya hakkında bir şeyler okuduğum fanatik ve yobazların tamamı kendilerini "yüzde yüz doğru yolda "zannediyorlardı. Sırat - el- Müstakim yani doğru yolda kalabilmek için sürekli dua edilmesi gerektiğini Fatiha suresinden bile öğrenmemişlerdi yaşamları boyunca onu belki milyonlarca kez okumuş olmalarına rağmen.
Sözün özü kötü insanlar kötü olduklarının farkında değildirler. Çünkü ya iyilik veya kötülük gibi bir kavramları yoktur. Ya da kendilerini iyilerin iyisi olarak görmektedirler.
Kıskançlık krizine girip önce karısını sonra da minicik dört çocuğunu boğan baba bile savunmasında karısını namusunu temizlemek için çocuklarını da anasız babasız kalıp kötü yollara düşmesinler diye öldürdüğünü söyleyecektir.
Peki ben ne yapıyorum. Kuran başta olmak üzere bir çok dini spiritüel yolu inceledim. Felsefelere baktım ve "ektiğini biçersin" ve "sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma" düsturlarının evrensel olduğu sonucuna vardım.
Öncelikle bilerek yaptığım her türlü kötülüğün hayatıma başka patika yollar ve başka kostümlerle döneceğine inanıyorum. Peki iyilik nedir dersen onda da basit bir formülüm var.
Her insanın içinde zaten bir pusula olduğuna kaniyim ve bu pusula sana bir kötülük yapıldığı zaman titreşiyor. Örneğin ben birisi bana kaba davrandığında sinirlenirim o sebeple herkese nazik olmaya çalışırım.
Sosyal medyada veya ekşi sözlükte bana yazılı oklar ve mızraklar atıldığı zaman üzülürüm bu sebeple kimseye kişisel olarak kötü bir şeyler yazmamaya çalışırım.
Zor durumdayken benimle ilgilenilmezse canım sıkılır bu sebeple zor durumdaki insanlara bir şeyler yapmaya en azından empati duymaya çalışırım.
Bir işim olduğunda eğer o işi yapması gereken kişi o işi savsaklarsa çok sinirlenirim o sebeple birisin bana işi düştüğünde elimden geleni yapmaya çalışırım.
Birisi değerlerime inançlarıma saldırırsa asabileşirim o sebeple bana ters gelse bile başkalarının değer ve inançlarına saldırmamaya çalışırım en fazla o kişiden uzak dururum.
Kısacası pusulam kendi içimdedir. Bu pusula yazılı bir kitaptaki iyi işler listesini takip etmeye çalışmaktan çok daha işlevseldir bence.
Neyse bu benim yolum ve benim pusulam ama tavsiyem eğer iyi bir insan olmak iyidir diyorsan önce kendi içine bak derim. Kimsenin de nasihatine aslında ihtiyacın yoktur çünkü her insan öyle ya da böyle "doğru" nedir bilir ama türlü savunma mekanizmalarıyla bunu bastırır.
Ama "doğru" her zaman sabah kalkıp aynaya baktığın zaman yüzünde gördüğünde yazar.
Sevgiler.
Aydın Serdar Kuru
You Tube Kanalı :
Yorumlar
Yorum Gönder