Ana içeriğe atla

MUTSUZLUK MATERYALİZMİN ÇOCUĞUDUR.




MUTSUZLUK MATERYALİZMİN ÇOCUĞUDUR.


Materyalist hayat mutluluğu satın aldığın mallara bağlar. Pahalı bir çanta ve son model bir telefonun sana mutluluk getireceğini düşünmeni ister.

Bu hayata gönül verenlerin her ürüne bağladığı bir duygu vardır. Kimine önemli olma duygusunu bağlar,kimine sevilme ihtiyacını. Lüks arabanın onu önemli biri yapacağını ve çikolatayla aşık olacağını zanneder.

Lokantaya karnını doyurmak için değil İnternet'ten yer bildirimi yapıp hava atmak için gider.

Tarih boyunca kralların bile sahip olmadığı imkanlara sahiptir ama o hep yokluk ve azlık duygusu içindedir.

Satın almak için yıllarca kredi ödeyeceği "hayallerindeki ev" onu bir iki ay sonra sıkmaya başlar.

En pahalı saati üç ay taktıktan sonra hangi çekmeceye koyduğunu unutur.

En pahalı ve "romantik" tatilden beş gün sonra "acaba yeniden tatile mi çıksam" diye düşünmeye koyulur.

İçindeki koca delik uzay büyüklüğündedir ve gezegenleri yutsa doymayacak açlıktadır.

Sıkıntısını dünyanın ve ihtiyaçlarının sürekli değişmesine bağlar.

Sürekli tüketmesinin garip olmadığını düşünür.

Her türlü ürünü ve hizmeti kafasında mutluluk ve özgürlükle birleştirmiştir.

Bunları tüketirse mutlu ve özgür olacağını düşünür ama bir türlü olamaz.

Mutsuz oldukça daha fazla tüketmek ister ve bu aşamada reklamcıların önüne attığı oltalara sürekli avlanır.

Reklamcılık ve Pazarlama sektörü insan avlama konusunda uzmanlaşmışlardır.

Her ürün için önce "piyasa araştırması" yapılır.

Yani avlamak istedikleri insanların hangi duygusal açlıkları çektiğini anlamaya çalışırlar.

Hedefledikleri insan grubunu ne kadar odaklayabilirlerse oltalarına o oranda etkili yemler takabilirler.

Hedefleri 30-40 yaş arası bekar ve yalnız yaşayan insanlarsa onların her tür duygusal ihtiyaçlarını, açık ve gizli araştırmalarla ortaya çıkarırlar.

Örneğin bu insanların "değer görme" ihtiyaçları varsa pazarlamak istedikleri ürünün reklamlarında bu temayı kullanırlar. 

("Parıldar" diş macunlarımızın size kazandıracağı gülüşün, herkes farkına varacaktır ) gibi bir mesajla diş macunu ve değer görme kavramları bir araya getirilir.

Her sektörde benzer birleştirmeler kullanılarak parıl parıl yemler hazırlanır.

Örneğin 30 yaşını geçmiş, giderek yaşlandığını düşünen ve hayatın kontrolünü kaybettiğini zannederek üzülen kadınlara

("Gençlik İksiri" Cilt Bakım Kremimizle Hayatın Kontrolünü Ele Geçir ) türünden leziz bir yem sunarlar.

Her ürüne insan gibi bir kişilik kazandırılır.

Bankalar "sevimli robotlara"
Çikolatalar "oyun arkadaşına" dönüşür.

Böylece her tür duygusal oltayla daha çok tüketmeye alışırsın.

"Mutsuz ol - Tüket- Mutsuz ol" döngüsü tepene ateşten bir çember gibi geçer.

Bu çember gözünü de perdeler ve hiç bir zaman gerçek mutluluğu getirecek şeyleri fark edemezsin.

Çemberi kırmanın yolu şudur.

Hiç bir duygunu ama özellikle mutluluk beklentini parayla satın alacağın şeylere bağlama.

Mutluluk içten gelir. Yaratılış amacını bilen ve bu amaç doğrultusunda hareket edenlere gelen bir sonuçtur mutluluk.

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
             














































Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni