Ana içeriğe atla

ETKİLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ - ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ

 


ETKİLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ - ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ


Sevgili dostlar,

Bugünkü yazımda derslerinde başarısız ve "hocam çalışıyorum çalışıyorum olmuyor bir türlü anlamıyorum" diyen tüm öğrenci arkadaşlarıma etkili bir reçete vereceğim. Hadi toplanın yazının başına.

Psikoloji biliminin derinliklerinden süzülen gizli ilimleri toparlayarak size damıtarak vereceğim bu yazıyı okuduktan sonra "hocam çok, çalışıyorum olmuyor" bahaneniz kalmayacak.

Efendim "Öğrenme Psikolojisi" adı verilen bu ilmin bizlere ışık tuttuğu bazı püf noktaları şunlardır.

Püf Noktası 1 : Bütün sene yattıktan sonra sınavdan önce kapanıp yoğun şekilde çalışmayın.

Beynimiz bizi kandırmayı çok sever en çok kandığımız noktada kendi kapasitemizi olduğundan fazla sanmaktır.  Eğer beyninize aralıksız ve yoğun şekilde bilgi yüklerseniz bu bilgilerin büyük kısmı kaydedilmez. Doğru kayıt yapmak için aralıklı ders çalışmanız lazımdır. Yani bir kısım bilgiyi yükleyip sonra ara vermek, beyni dinlendirdikten sonra tekrar bilgi yüklemeye başlamak işin doğrusudur. Eğer ders çalışma yani beyne bilgi yükleme işini sınavdan önceki son günlere bırakırsanız ara verecek zaman bulamayacaksınız ve harıl harıl çalıştığınız tüm bilgiler kızgın tavaya düşmüş su damlası gibi buhar olup gidecek demektir. Sonra "yahu bir hafta evden çıkmadan çalıştım gene olmadı" demeyin.

 Püf Noktası 2 : Bir bilgiyi ezberlemen onu öğrenmiş olmak demek değildir.

Bir bilgiyi ezberleyip beynine koymak başka şeydir ama o bilgiyi farklı açılardan düşünüp yorumlayarak öğrenmek çok başka bir şeydir. Ezber bilgiler belki bazı sınavlarda işine yarayabilir ama farklı bilgileri birleştirip bir yorum yapmak istersen işler değişir.  Yani istediğin kadar farklı bilgiyi ezberle bu bilgi parçalarını bir araya getirip mantıklı yorum yapman fillerin uçması kadar zordur. Bu sebeple her bilgiyi gerçekten öğrenerek beyninize koyman, ve ezber yapmaktan maskesiz ve öksüren kişilerden kaçarmış gibi kaçman lazım.      

Püf Noktası 3 : Benzer bilgileri bir arada öğrenin.

Bir konudan sıkıldığınız zaman alakasız bir konuya değil sıkıldığınız konuya yakın başka bir konuya geçin. Örneğin Edebiyat çalışıyorsanız ve bunaldıysanız oradan matematiğe değil tarihe atlayın. Beyin birbirine benzer bilgileri daha kolay algılar.

Püf Noktası 4 : Bir bilgiyi öğrenirken sorular sorun.

Bilgi içeren bir metni okurken onu roman gibi okumak yerine sıkça sorular sormak beyni aktif hale getirecektir. Örneğin inşaat mühendisliği üstüne bir konu okuyorsan o konuyla alakalı "acaba inşaat üstüne anlatılan bu teknik çevremde hangi binalarda kullanılmaktadır ?"  veya "acaba bu inşaat tekniği dünyanın her ikliminde geçerli midir ?" gibi sorular konuyu roket gibi beynine yapıştırır.

Püf Noktası 5 : Öğrendiğin şeyi kendi kendine anlat.

Bir bilgiyi okuduktan sonra kitabı defteri kapatıp sanki kendin bir öğretmenmişsin ve hayali bir sınıfa konuşuyormuşsun gibi anlatman acayip etkilidir. Bu yöntemde beyin aldığı bilgileri kendi malı haline getirir. Yani dolapta duran pizza dilimi senindir ama onu çıkarıp iki ısırıkta midene indirdikten sonra daha bir senin olur. Bilgileri kendi kendine anlatmanda beyin için aynı etkiyi yapar. 

Püf Noktası 6 : Kitaplardaki satırları boyalı kalemlerle çizip durman kendini kandırmaktır.

Bazı arkadaşlar okudukları kitaplardaki satırları türlü fosforlu kalemlerle çizdikleri zaman o bilgilerin kalem üstündeki bir delikten ellerine geçip oradan da beyinlerine ulaştığını düşünürler. Bu düşünce yüzünden rengarenk ders kitaplarına sahip olmalarına rağmen sınav notları kapkaradır. Peki "ne yapalım hocam ben kitapları boyamayı çok seviyorum" diyorsanız tavsiyem altını çizdiğiniz bilgileri mutlaka sorular sorarak ve kendi kendine anlatarak içselleştirmen.

Evet sevgili dostlar bu altı püf noktasından sonra artık siz derslerden sınavlardan değil onlar sizden korksun derim. Alacağınız takdir ve onur diploması belgelerinin resimlerini bana atarsınız artık.

Not: Hani ders çalışırken aralarda beyninizi dinlendirin dedim ya. O aralarda boş boş oturmayın açın benim You Tube kanalımdan hem eğlendiren hem de eğlendirirken öğreten videolarımı izleyin. Buyurunuz linki bir göz atın hatta belki abone bile olursunuz kim bilir ?

https://www.youtube.com/c/AydınSerdarKuru

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru







Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni