Ana içeriğe atla

GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER

 



GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER

Sevgili dostlar,

Öncelikle berbat bir girişimciyim zamanında üç defa giriştim üçünde de gemileri bando eşliğinde batırdık. Yani bu yazıyı hiper süper bir girişimcinin verdiği sırlar şeklinde okumayın. Üniversite kampüsünde yürürken gençlerin düzenlediği bir girişimcilik toplantısının afişini gördüm ve acaba bir Algı Yönetimi eğitmeni olarak kendi alanımla alakalı bir iki fikir versem işe yarar mı diye düşündüm sonrada yazayım arkadaşım ne olacak dedim.

İkinci olarak şu ekonomik ortamda domates olmuş kaç para millette para mı kalmış hocam ne girişimi diyenler de olabilir  ama şunu da biliyorum bu Çinli mendeburlar kriz kelimesini fırsat kelimesiyle aynı harfle yazıyorlar. On binlerce yıllık kültürün belki bildiği bir şeyler vardır diyelim.

İyi Bir Fikir Bul

Dostum bu girişimcilik meselesinin büyük kısmı iyi bir fikir bulmaktan geçer. Yani bu yolculukta vereceğin en önemli karar budur.  Fikir ararken kendine güçlü sorular sor. 

İlk olarak şunu sor. Bu yapmak istediğim iş insanların hangi arzularını ve ihtiyaçlarını karşılıyor. Örneğin parfüm satacaksan işin içine sadece güzel kokmak değil karşı cinsi belki etkilerim meselesinden cinsel arzular devreye giriyor. Ama makarna satıyorsan karnı aç insanların hem ucuz hem de lezzetli olsun ihtiyacı girer. 

İkinci olarak şunu sual et kendine. Bu iş gelip geçici bir moda mı yoksa uzun vadeli trend bir iş mi ? Gelip geçici işleri anlamanın sırrı bunlar bir anda ortaya çıkar sonrada geldikleri gibi hızlı şekilde ortadan kaybolurlar. Örneğin bir dönem herkesin elinde gördüğüm sonrada ortadan kaybolan şu stres çarkı denen zımbırtı. Gidip de ondan on konteyner sipariş edersen modası geçtiği anda on binlerce zımbırtıyla baş başa kalırsın.

Trend işler yavaş yavaş kalkışa geçer ve uzun yıllar gideceği çoğu zaman baştan anlaşılır. Örneğin kasetlerin çıkmasıyla 1960'lı yıllarda sesli kitap sektörü çıktı. Millet aldı kasetleri arabada hem gezdi bir yandan da kitap dinledi. Şimdi aradan yıllar geçti Internetler telefonlar çıktı ve sesli kitap sektörü daha da gaza bastı. Yani bu işlere seksenlerde girseydin şimdi Limuzinle Karadeniz turu yapıyordun. 

Bundan sonra cevaplaman gereken son soru bu alanda ilk girişimci kişi ben miyim benden başka akıllı yok mu ? Yani rekabet durumu nasıl. Girmek istediğin pazar zaten aslanlar kaplanlar tarafından çevrilmişse seni mangal yapıp yerler. Ama bazen senden önce piyasada bir kaç kişi olması iyidir onların başarısına göre kendini ölçebilirsin. 

Eğer tek başına bir sektöre gireceksen örneğin lazerle pişen hamburger büfesi açıyorsan eğer başarırsan tüm kaymağı yersin. Ama ilk sen olacağın için işin tüm yükü sende olacak. Gidip ilgili kurumlardan lazerli hamburger ruhsatı almak, millete lazerle pişen hamburgerlerin ne kadar lezzetli olduğunu anlatmak gibi tüm angarya sizdedir üstüne tüm işi sen yaparsın tam işin kaymağını yiyeceksin gelir bol paralı biri seni kopya eder işin üstüne oturur. Ama gene de ilk olmak çok avantajlıdır. Tutturursan kendine özel uçak alır içinde çiğ köfte yoğurtup yersin.  

İnsanları İyi Hissettir.

İnsanlar duygu hissetmedikleri hiç bir şeyi satın almaz ve hiç bir hizmeti kullanmazlar. Bu sebeple koca koca  firmalar reklam kampanyalarına milyon dolarlar harcar ve hedefleri ürünlerini tanıtmak değil insanlarda duygu üretmektir. Ütü firması bizim ütü çok teknolojik demez rahat rahat ütü yapıp sonrada keyifle dizi izleyen anneler oynatır reklamında.

Ne satıyorsan sat bu sattığım ürün ve hizmet hangi duyguyu hedefliyor demen lazım.

Örneğin patlamayan lastik ürettin. Ulan bundan müthiş ürün mü var patlamayan lastik millet kapış kapış alır deme. Öyle benim lastiğim çok müthiş diye çıkarsan kimse seni umursamaz. Burada patlamayan lastiği olduğu için karda kışta yolda kalmayan ve sıcak aile yuvasına hemen ulaşan insanları düşünmen lazım. Onlarda güvence, rahatlık ve ileriyi görebilme gibi duygular üretmen gerek değerli kardeşim. Ha bu duyguları nasıl üretirim dersen o başka bir iş. 

Kendine iyi bir akıl hocası bul.

Şimdi efendim bu mentor lafı aslında akıl hocası demektir. Bu akıl hocası senin girmek istediğin sektörde daha önceden başarılı olmuş bir girişimcidir. Yaşı senden büyükse daha da iyi olur. Bu tür kişileri belirle ve bu işlere soyunmadan önce mutlaka onlardan akıl fikir alıp danış. Gerçekten başarılı insanlar başkalarına yardımcı olmaktan zevk alır eğer biri zaten seninle uğraşmıyorsa onun başarısı boş başarıdır.

Tabii ki sen şimdi her şeyi bildiğini düşünüyorsun ve kimsenin fikrine ihtiyacım yok diyorsun ama bu işleri bir bilene sormadan başarman zor. Sürekli Amerikayı yeniden keşfedip durursun.

Sonuç olarak genel tavsiyem

İşin başında doğru sorularla iyi bir fikir geliştir, sonra bu fikri insanlara hangi duyguları kullanarak kabul ettireceğini düşün ardından da kendine o işi gerçekten yapmış iyi bir akıl hocası bul. 

Derim.

Not: İyi bir girişimci psikolojiden ve Algı Yönetiminden azıcık anlamalı. Okurum diyorsan benim kitapları al bir oku derim. Yok hocam sıkılırım ben öyle okumaktan diyorsan gel sana bedava You Tube kanalı da açtık tam işine yarayacak videolar var günde bir tane izlesen kaptın gitti bu işleri.


Sevgilerimle 

Aydın Serdar Kuru





Yorumlar

  1. Acaba bu bana mesaj mı🤗 bir kaç aydır kafamda bir iş var, mentorüm bile hazır,. Sağolsun fikir ve üretim aşamalarında yardımcı oluyor. Kafam bu işle meşgulken sizden haber geldi. 🤗 Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni