Ana içeriğe atla

MARKA OLMAK VE KIRIK KAHVE FİNCANI.



MARKA OLMAK VE KIRIK KAHVE FİNCANI.

Sevgili dostlar,

Geçtiğimiz hafta 13 Ekim 2019 günü İşbir Optiğin davetlisi olarak Eskişehirdeydim.

Sağolsunlar Eskişehirin en iyi oteli Park Dedeman Eskişehirden yer ayırtmışlar.

Şimdi Dedeman bir marka ve üstelik bu markanın beş yıldızlı bir otelinde kaldığınız zaman beklentiniz de yüksek oluyor.

Zaten Marka olabilmenin püf noktası budur. Bir kere marka olduğunuz zaman işler sizin için kolaylaşır çünkü insanlar size daha işin en başından büyük bir kredi verirler.

Marka olmak kolay değildir ve elma,armut gibi pazardan parayla satın alamazsınız.

Büyük bir vizyon, yıllarca süren çaba ve bu uğurda harcamanız gereken müthiş bütçeler gerektirir.

Marka olmak ünlü bir kaleci olmak gibidir.

Yüzlerce top kurtarırsınız ama yediğiniz tek bir golde sizden kötüsü olmaz.

Ne diyorduk Dedeman markası diyorduk.

Gece üçte Eskişehire geldim ve otele giriş yaptım.

Gece resepsiyonunun tavrı ve bana ayrılan odanın  genel durumu beş yıldızlı bir otelden beklediğim gibiydi.

Zaten insan psikolojisi böyle çalışır. Üst düzey hizmet beklentisine girdiğiniz zaman o beklenti  karşılandığı sürece bunu normal karşılarsınız.

Neyse sabah oldu.

Eğitimin olacağı salona girmeden güzel bir kahvaltı yapıp enerji alayım dedim.

Kahvaltı salonuna girdim ve bir şeyler almaya başladım.

Kahvaltı pek yapmam ama enerji harcayacağımı düşündüğüm günlerde kaliteli yakıt almaya özen gösteririm.

Bu kaliteli yakıtlardan bir tanesi de tereyağıdır.

Güzel bir tam buğday ekmeği dilimi  aldım ve üzerine sürecek azıcık tereyağı arandım.

Ancak ara tara yok. Koskoca beş yıldızlı otelin kahvaltı salonunda İzmir Basmane'de yıldızı olmayan otelde bile bulabileceğiniz bir parça tereyağını bulamadım.

Sorun mu ? Normalde değil. Yemem olur biter.

Ancak eğer Dedeman ben markayım diyorsa,büyük sorun.

Neyse bari çay içeyim dedim. İki büyük kazan var. Birinden dem diğerinden sıcak su alıyorsunuz.

Demimizi koyduk. Bardağıma sıcak su boşaltmak için kazanın musluğunu çevirdim. Kaynar su bardak dışında her yere aktı. (Elim dahil)

Sorun mu ? Normalde değil. Ellerimi yaka yaka suyumu alırım.

Ancak eğer Dedeman ben markayım diyorsa, büyük sorun.

Kahvaltımı yaptım hemen otelin dışındaki açık hava kafesinde güzel bir Türk kahvesi içeyim dedim.

Neyse kahvemi istedim.

On beş dakika sonra Yemende yapılan kahve sonunda teşrif etti.

Gelen kahvenin sunumu güzel, yanına kırmızı bir şerbet falan da koymuşlar

Tam şöyle fincanı ağzıma götüreyim ve keyifli bir yudum alayım derken.

Fincanın ağzıma götüreceğim kısmındaki jilet gibi keskin kırığı son anda fark ederek dudağımı ve dilimi kan revan içinde kalmaktan koruyabildim.

Sorun mu ? Normalde değil. Fincanın diğer tarafından içerim.

Ancak eğer Dedeman ben markayım diyorsa, çok büyük sorun.

Neyse dudağımı ve dilimi eğitim öncesi sakatlanmaktan kıl payı kurtardıktan sonra eğitim salonuna yakın bir  lavaboya gireyim dedim.

Elimi yüzümü yıkadım ve kağıt havlu almak için arandım.

Kağıt havlu olmadığı gibi, el kurutan o üfürgeçlerden de yok.

Sorun mu ? Normalde değil. Elimi ceketime sürer kurularım kim bilecek.

Ancak eğer Dedeman ben markayım diyorsa,çok büyük sorun.

Şimdi hocam bu kadar mesele içinde bunlara mı taktın diyebilirsiniz ?

Hayır tam tersine zor şartlara çabuk uyum sağlayan bir yapım vardır. Her şeyi de kafama takmam.

Dikkat çekmek istediğim konu bir alanda iddialıysanız,ben markayım diyorsanız, en üst seviye hizmet sunarım diye ortaya çıkıyorsanız tabelanızı astığınız her yerde en ince detaylara kadar hakim olacaksınız.

İnsanların markalara ortalamanın üstü ücretler ödemesinin sebebi alacakları hizmetin kalitesi konusunda güven duygusu içinde olmalarıdır.

Bu kişiler içinde, kurumlar içinde aynıdır.

Belli bir seviyenin üstündeyim diyorsanız kendinize çeki düzen vereceksiniz. Çünkü herkes sizin marka algınıza güvenerek tercihini sizden yana kullanmakta.

Neyse esasında bu konu ne benim konum, ne de sizlerin.

Esas muhatabı olan Dedeman Otelleri Genel Müdürü Emrullah Akçakaya beyin bu yazımı oldukça dikkate alacağını umuyorum.

Sözün özü ve kısadan hisse.

Her ne iş yapıyorsanız yapın. Eğer alanınızda bir marka olmak istiyorsanız ilk önem vermeniz gereken algınızdır.

Eğer algınız "üst düzey" ve "kaliteli" bir hizmet veya ürün sunmak üzerineyse bunun bozulmaması için en minik bir detaydan en büyük operasyona kadar radarlarınız sürekli açık olacak.

Bir hata olduğu anda hemen müdahale edeceksiniz.

Örneğin benim gibi aşırı detaycı ve işi Algı Yönetimi olan bir müşteriniz böyle bir durumla karşılaşmışsa ve üstelik bunu eğitiminde kürsüden bile gündeme getirmişse olaya hemen uyanacaksınız.

(Eğitim verdiğim salonda otelin tek bir temsilcisi veya görevlisi olmadığı için böyle bir erken uyarı şansını da kaçırdılar.)

Son not: Amacım Dedeman gibi önemli bir markamızı örselemek değil. Tam tersine ülkemizin dışarıya açılan bir yüzü olarak son derece önem veriyorum. Bundan sonrada kendilerinin misafiri olmak isterim. Ancak güçlü bir marka olmak istiyorsanız müşterilerinizden geri bildirim almanız, hemen sorunun üzerine gitmeniz ve sistemin nerede hata verdiğini bulmanız lazımdır. Yoksa bu ufak tefek sorunlar çığ gibi büyüyerek milyonlarca dolar harcanan markanızın büyük zarar görmesine sebep olabilir.

Değerli Emrullah Akçakaya beyin, Dedeman markası konusundaki bu minik uyarılarımı dikkate alacağını umuyorum. 

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni