Ana içeriğe atla

İTAAT PSİKOLOJİSİ


İTAAT PSİKOLOJİSİ

Sevgili dostum,

Ağzımızdan salyalar akan ve popomuzda koca bir bezle dolaştığımız yaşlarımızdan itibaren otorite figürlerine yani toplumun önde gelenlerine itaat etmek konusunda ince ince eğitiliriz.

Annen ve Babanın dediklerini yapmazsan azarı ve şamarı yersin.

Aile büyüklerine saygıda kusur etmeyecek her gördüğünde ellerini öpüp alın bölgene sürteceksin.

Okulda öğretmen,üniversitede profesörün her söylediği doğrudur.

Yaramaz bir çocuk olursan Polis amcalar seni götürür.

Birisi sana Hakim veya Savcıyım derse önünü iliklesen iyi edersin.

Din konusunda alimlerimiz her şeyin doğrusunu söylemişlerdir, itaat et ve fazla düşünme. Hem bu dünyan hem de diğeri mahvolur.

Devlet büyükleri her şeyi senden iyi düşünür ve yapar. Kes sesini ve otur. Oy verebiliyor olman onları eleştirebileceğin anlamına gelmez.

İşte bu şekilde her birimiz aile,okul,medya ve toplum tarafından aynen bir bilgisayar programı gibi kodlanırız.

Bu programlamaya karşı çıkanlar yani virüslük yapanlar toplumların bu işler için oluşturduğu cezaevi ve tımarhane gibi güzide konaklama tesislerinde uyum sağlamayı öğrenene kadar ağırlanırlar.

Serserilik yaparsan en hafifinden toplum tarafından dışlanır, Survivor adasında arkadaşlarından ayrı çadır kuran ezik yarışmacıya dönersin.

Bu anlattıklarım dünyadaki her toplumda ama öyle ama böyle vardır.

Bir arada yaşamak zorunda olan milyonlarca insanın birbirlerini boğazlamadan durabilmesi için toplumsal hiyerarşiler ve yapılara ihtiyaç olduğu  için böyledir.

Ben bunların dışındayım şöyle özgürüm,böyle anarşistim, acayip isyankarım diyenler de böyledirler.

Çünkü dışında olduklarını söyledikleri toplumun yasaları tarafından korunurlar ve evlerinde acaba bu gece boğazım kesilir mi korkusu olmadan yaşayabilirler.

Bu "toplum dışıyım ben" diyenlerin en komikleri hiyerarşik sistem içinde yönetilen toplumun okullarında okuyan, pazarından beslenen, güvenliğinden yararlanan ve paralarını kazanabilen tiplerdir. Akvaryum içinde yaşayan ve sahibi düzenli yem atıp,suyunu değiştirmese yok olacak olmasına rağmen "özgürüm ben" diyen japon balığına benzerler.

Kısacası ne yaparsanız yapın itaat etme ve itaat edilme üzerine kurulmuş sistemin dışına çıkamazsınız.

Bu sistem kendi içinde problemleri de getirir.

Örneğin bir alanda önde gelen ve makamı mevkisi olan birisi pek çok konuda insanları kolaylıkla ikna edebilir. Çünkü insanlar bu kişilerden gelen fikirleri pek eleştirmeden ve sorgulamadan kabul ederler.

Mesela adam çıkıyor falan filan üniversitesi jeoloji profesörü olarak "bir sene içinde İstanbul'da deprem ve tsunami olacak" diyor.

Bu lafı ben etsem "nereden biliyorsun, insanları  korkutma " derler. Ancak isminizin başında deprem profesörü falan yazınca iş öyle olmuyor ve hemen gazetede haber oluyorsunuz. İşte itaat psikolojisinin mantığı budur.

Bu her alanda böyledir. Otorite sahibi birisi size bir mesaj verdiği anda bebekliğinizden beri içinize işlenen devreler otomatik olarak tetiklenir ve hemen itaat moduna geçersiniz.

Ben şimdi " Belli bir zaman sonra You Tube videoları yazılı eserlerin yerini alacak,insanlar konuşarak iletişim devrine geri dönüyorlar" desem.

Ehh işte belki biraz dikkat çeker.

Ancak bunu çok ünlü bir köşe yazarı veya bir edebiyat profesörü söylerse biraz daha dikkat kesilirsin.

Milli Eğitim Bakanı açıklasa büyük tartışma çıkar.

Bill Gates basın açıklaması yapsa dünya birbirine girer.

Dikkat edersen söylenen değil, sadece söyleyen değişti.

Ne yazık ki insanların ezici çoğunluğu söylenene değil söyleyene bakarlar. (Bazen söyletene de dikkat etmek gerekir.)

Toparlarsam.

Önde gelenlerin, otorite figürlerinin  yani büyüklerin size verdiği mesajlarda radarlarınızın gücünü maksimuma çıkarın.

Normal şartlarda kesinlikle kabul etmeyeceğiniz bir fikri sırf karşınızdaki insanı veya kurumu gözünüzde çok büyüttüğünüz için kabul edebiliyor olabilirsiniz.

Her zamanki gibi iş gene akıl ve mantığınızı kullanmaya kalıyor.

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni