Ana içeriğe atla

KENDİNE GÜVENLİ OLMAK



Sevgili dostlar,

42 yıllık hayatımda eğer yedi yaşımdan itibaren insanları gözlemlemeye başladığımı düşünürseniz (evet meraklı bir çocuktum hala öyleyim) oldukça uzun bir zamandır kendine güven konusunda üç tür insan gördüğümü söyleyebilirim. 

Birinci grup ezikler dediğim gruptur. Bunlar toplumun ezici çoğunluğunu oluşturur. Tüm hayatları kendilerine acımakla ve her şeyden şikayetçi olup mızmızlanmakla geçer. Bedenleri büyüse de davranış şekilleri sürekli ağlayan 3 yaşında huysuz bir çocuğun seviyesinde kalmıştır. Ağızlarını her açtıklarında başlarına gelen acılardan, insanların acımasız olmasından ve türlü hüzünlü hatıralarından bahsederler. Yüzleri her durumda Küçük Emrah mimikleri taşır. Hayatları hakkında zerre sorumluluk almazlar. İçinde bulundukları her ortamdan şikayet eder ve başlarına geldiğini farz ettikleri tüm felaketlerin suçunu başkalarına atarlar. Aileleri, mahalleleri, şehirleri, ülkeleri, patronları, eşleri, çocukları ve idarecileri el birliği etmişler ve onları ezmişlerdir. Bazıları hızını alamaz ve zerre kadar halleriyle kainatları yaratan Allahtan bile şikayet eder. Dinledikleri müzikler, izledikleri diziler ve tüm eğlence anlayışları eziklenme üzerinedir. Kısacası kendi üretimleri kişisel cehennemlerinde debelenip dururlar ve sürekli bir kurtarıcının gelip onları kurtarmasını beklerler.

İkinci grup aslında içten aynen birinci grup gibi ezik olup dıştan kendine güvenli insan rolü oynayan insanlardan oluşur. Bunlar hem ezik hem de tembeldirler. Dışardan baktığınız zaman ağızları çok iyi laf yapar ve ellerini kollarını sallaya sallaya sürekli büyük hedeflerden, başarılarından ve ne kadar önemli bir insan olduklarından bahsederler. Bunlarla biraz yakınlaşıp birkaç laf ettiğiniz zaman hepsinin sadece kof ve süslü birer korkuluktan ibaret olduklarını anlarsınız. Doğru dürüst hiçbir birikimleri ve başarıları yoktur. Anlattıkları her şey mantıksız ve hayali boş laflardır. Ellerinde övünebilecekleri doğru dürüst bir şeyler olmadığı için bunları genelde soyut kavramlarla övünürken görürsünüz. Kimi hiçbir şey üretmeden boş boş milletiyle ve tarihiyle övünür (tabi kendisi o millete ve tarihe yaraşan hiçbir şey üretmez çünkü başkalarının başarılarıyla övünmek kolaydır) kimi delikanlı olması veya lafta dik duruşuyla övünür (cahil inadının ismine dik duruş der bunlar). Eğer bu seneki Survivor’ı izliyorsanız Erdi karakteri tam olarak bu karakterin karikatür halidir. (Evet iki üç yıldır Survivor yarışmasını zevkle takip ediyorum, harika bir sosyal deney, insanımız üzerine bana elli kitabın vermediği bilgiyi veriyor)

Üçüncü grup kendine güvenli ve dengeli karaktere sahip insanlardır. Bunlar sayıca çok azdır ve genelde yakından tanımayanlarca ikinci gruptaki sahte korkuluklarla karıştırılırlar. Bu grup düz, direkt samimi ve içtendir. Başarısızlıklarını kabul ettikleri gibi başarılarını da kabul ederler. Sürekli üretim halindedirler. Etraflarının ne dediği veya söylediği umurlarında olmadığı için genelde büyük sanat eserleri ve icatlar bunlardan çıkar çünkü deneyip yanılmaktan korkmazlar. Bu grup içlerinden geçeni saklamadan, gizlemeden söyler. Dürüsttürler, bu sebeple size iyi veya kötü bir şey söyledikleri zaman bunun tamamen gerçek olduğunu bilirsiniz. Diğer gruptakilerin on laflarından dokuzu veya bazen hepsi yalan ya da sizi yönlendirmeye yönelik olduğu için bunların söyledikleri genelde insanlara güven vermez. Üçüncü gruptaki insanlar kendi mutluluklarına, hayatlarına odaklanırlar ve etraflarının ne yapıp yapmadıkları umurlarında bile olmaz bu sebeple dedikodu bilmezler ve birisine bir şey söyleyecekleri zaman yüzlerine söylerler. Kısacası bu grup “başarılı insan” diyebileceğimiz insan kategorisine girer.
Bu grubun kim olduğunu anlamanın en basit yolu genelde birinci ve ikinci grup insanlar tarafından “ukala, kibirli ve kalpsiz” gibi sıfatlarla tanımlanmalarıdır.

Peki, Kendine güvenli ve güvensiz insanların temel özelliklerini biraz daha inceleyelim

1) Kendine güvenli insanlar eleştirilseler ve alay edilseler dahi doğru olduğunu düşündükleri şeyi yaparlar, güvensiz insanların yaşamdaki ana düşüncesi başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğüdür.

2) Güvenli insanlar daha iyi bir yaşam hedefi doğrultusunda risk almaktan kaçınmazlar, güvensizler kendi konfor alanlarında miskin miskin oturur ve hiçbir risk almadan yaşamaya devam ederler. Üstelik bunu da bir takım ruhani felsefelere falan dayandırırlar.

3) Güvenli insanlar hatalarını kabul eder ve onlardan ders alır, güvensiz insanlarsa sürekli hatalarını örtmeye ve hatasız bir insan görüntüsü vermeye çalışırlar. Kazara hatalı oldukları ortaya çıkarsa da suçu başkalarına atarlar.

4) Güvenli insanlar başarılarının çok reklamını yapmaz ama özellikle saklamaya falan da çalışmazlar. Güvensizler en ufak başarılarını (ki o da başarıdan sayılırsa) başka insanların gözüne sokmaya çalışır. (Sosyal Medya bu tip insanların yaptığı paylaşımlarla doludur yedikleri yemekten,boyattığı ayak tırnaklarına kadar her zırvalarının resmini çekip Facebook veya Instagram üzerinden birilerinin beğenisini toplamaya çalışırlar (korkarım ki bu trend böyle giderse yakında tuvalete yaptıkları dışkılarının da resmini çekip “bakın ne güzel yapmışım” diye paylaşacak eziklere şahit olabiliriz)

5) Tam tersi zannedilmesine rağmen güvenli insanların övgü ve iltifat hoşlarına gider.Bunun sebebi başarıları için gerçekten sıkı çalışmış ve bunu hak etmiş olduklarını bilmeleridir. Ezik insanlarsa genelde müthiş bir başarısızlık kompleksi içinde olduklarından ve başarı diye öne sürdükleri şeylerin çoğu da yalan olduğundan övgü ve iltifatlar onları utandırır. Övgülerden duydukları rahatsızlık ve suçluluk duygusunu da millete alçakgönüllülük diye satmaya uğraşırlar.

Kendine güvenli olmak beş dakikada ulaşabileceğin bir durum değildir. Kendin üzerinde aynen bir mühendis sabrıyla çalışmalı ve karakterin yavaş yavaş oturtmalısın. Güçlü ve zayıf yönlerini bilmeli, hayattaki amacın ve önceliklerini belirleyip bunlara göre hareket etmen lazımdır. Çalışmalı ve amacın doğrultusunda sürekli bilgi edinmelisin. Bilgisiz ve beceri yoksunu insanlar her girdikleri ortamda kaçınılmaz olarak güven eksikliği yaşarlar. Bu alanda verebileceğim en önemli tavsiye de zihnini, düşüncelerini ve duygularını kontrol etmeyi öğrenmendir. Kimse bunları yapmayı bilerek doğmaz çünkü bunlar sonradan öğrenilen becerilerdir. Bunu nasıl yapacağın konusunda da yüzlerce kitap ve eğitim seni bekliyor, yeter ki öğrenmek ve öğrendiklerini uygulamak iste. Ama ilk olarak gerçek durumunu kabullenmen lazım.

Burada bahsettiğim birinci grup ezikler veya ikinci grup güvenli görünümlü eziklerin bazı özelliklerini kendinde gördüysen, bana kızma ve gerçeklerinle yüzleş. Benim gibi kimse sana direkt olarak bu gerçekleri söylemez. Tonlarca kişisel gelişim kitabı ve eğitimin somut anlamda hiçbir şeye yaramamasının sebebi gerçekleri sürekli şekerlere bulayıp yedirmeye çalışmalarıdır. Ancak hayatın gerçeği, yıkmadan hiçbir şeyi yapamayacağındır. Eski ve dökülen bir evi yamalarla, sıvalarla ayakta tutmaya çalışmak yerine külliyen yıkıp yenisini yapmak gereklidir. Benim yazılarımdaki sert üslubumun sebebi de budur. Anlayana tokat etkisi yapıp kendisini değişime zorlasın diye. Anlamayan zaten anlamayacak ki onlar zaten çok önemli değil.

Eğer birinci ve ikinci kategori insanlardansanız lütfen kendinizi dönüştürmeye çaba gösterin çünkü şu an yaşadığınızı sandığınız hayat gerçek bir hayat değildir.
Değişin…Çok geç kalmadan.

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com
https://www.facebook.com/algiyonetimi/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni