BEYİN YIKAMA - DÜŞÜNCE KONTROL BİLİMİ
Sevgili dostlar,
Bugün size belki de sık sık duyduğunuz beyin yıkama ve düşünce kontrol yöntemleri nelerdir.
Kısaca bilgi vermeye çalışacağım. Nedir bu beyin yıkama ? Gerçekten birileri eline bulaşık süngerini alıp beynimizi pırıl pırıl bir hale getirebilir mi ? Gelin beraber kısa bir yolculuğa çıkalım.
Beyin yıkama adı verilen uygulamaların bütünü zihnimizin şekillendirilebilir yapısından kaynaklanır. İnsan yeni bilgiler öğrenebilen ve bu öğrendikleriyle dünyaya bakışını belirleyebilen bir varlıktır.
Ancak çoğumuz kendi zihnini katı,sabit ve çok da fazla dış etkenlerden etkilenmeyen bir şekilde hayal eder. Ancak işin aslı hepimizin zihni sert bir elmastan çok yumuşacık bir oyun hamuruna benzer ve sizin anladığınızdan çok daha kolay şekillenir bir yapıdadır.
Beyin yıkama teriminin kökeni Kore Savaşı yıllarına kadar gider.
Kore Savaşı sırasında esir düşen Amerikan askerleri Çin Ordusunun eline geçtikten sonra yoğun şekilde bir sorgu sürecinden geçirilmişlerdi. Çinliler sorgu sırasında sadece belli bilgileri esirlerin zihninden almaya çalışmıyor ama bunun yanı sıra belli düşünce ve inançları da onların zihnine sokmaya çalışıyorlardı. Esirleri bir tür deney kobayı olarak kullandılar yani.
Bu etkili propaganda şekline "Hsi-Nao" yani düşünce reformu adı verilmişti ama kökeni Komünizmin çok öncesindeki Çin meditasyon uygulamalarına da dayanıyordu. Esas anlamı "zihni olumsuz düşüncelerden arındırıp rahatlatma" şeklinde kullanılmasına rağmen Çin Komünistleri bunu bir tür bireysel propaganda tekniğine dönüştürmüşlerdi.
Savaş sonrası Amerikan esirleri ülkelerine geri döndükleri zaman bir kısmının daha önce hiç olmadıkları şekilde "Amerikan Düşmanı" ve "Komünist eğilimlere" sahip oldukları görüldü. O dönemin Amerikalıları kendi dar kafa yapıları ve propagandaları gereği hiç bir aklı başında Amerikan gencinin "komünist" olamayacağı ön yargısına sahip oldukları için de bu işin altında hangi buzağı var diye araştırmaya başladılar.
Bu "düşünce reformu" olayından Amerikan ordusu haberdar olduktan sonra da Amerikan medyasına bu olgu "beyin yıkama" şeklinde yansıtıldı. Bu isim hem daha akılda kalıcıydı hem de Amerikalıların "dikkat komünistler beyninizi yıkayabilir" propagandasına daha uygundu.
Kısa bir düşüncemi de burada eklemek isterim.
(Genel olarak Kore savaşındaki esirler arasında Çin "beyin yıkama" tekniklerinden en az etkilenenlerin Türk askerleri olduğu söylenir. Hatta bununla da övünürüz. Ama ben açıkçası bu konuda yapılmış bir çalışmaya rastlamadım. Türk Kore Gazilerinin savaştan döndükten sonra neler yaşadıkları ve topluma uyum konusunda hangi durumların gözlemlendiği konusunda pek bir çalışma yok. Bu insanlar genelde savaştan sonra göğüslerine bir madalya takılıp kendi hallerine terk edilmişler. Benim esas merak ettiğim savaş sonrası ülkeye dönen Türk askerlerinin arasında acaba sonraki yıllarda Türkiye'deki aşırı fanatik sol yapılanmalara giren olmuş mudur ? Bunların Çin veya dönemin Sovyet istihbaratı tarafından kullanılma ihtimali var mıdır ? Biz genelde bu konularda boş lafın dışında pek araştırma yapmayız. Bu da şimdi aklıma geldi ekleyeyim dedim.)
Peki her ikna veya fikir değişimi beyin yıkama anlamına mı gelir ?
Hayır bazen insanlar kendi araştırmalarıyla veya daha basit ikna yöntemleriyle fikir ve davranışlarını değiştirebilirler. Ortada bir beyin yıkama operasyonu olup olmadığını anlamak için bazı ipuçlarına bakmak lazımdır.
Şimdi size genel olarak kullanabileceğiniz ve bir ortamda beyin yıkama tekniklerinin uygulanıp uygulanmadığı konusunda ipuçları verebilecek bazı olgulardan bahsedeceğim.
Öncelikle beyin yıkamayla yeni fikir ve davranışlar edinen birisinin eski ve yeni fikirleri arasında çok ciddi farklılıklar vardır. Kısacası ilk bakmanız gerekin hangi uçtan hangi uca savrulduğudur. Örneğin hayvanları çok seven ve evinde bir çok hayvan bakan bir kadın yeni bir gruba girdikten sonra her tür hayvandan nefret etmeye başlar ve evindeki tüm hayvanları sokağa atarsa burada problem vardır.
İkinci bakmanız gereken süredir. İnsanlar fikir ve davranışlarını yıllar içinde geliştirebilir ama dört beş ayda bambaşka bir insana dönüşme durumu varsa orada da dikkatli olmak lazımdır. Ömrünü sol ve aşırı devrimci hareketler içinde geçirmiş bir adam, arkadaşının tavsiyesiyle tanıştığı bir "ruhsal uyanış grubu" sohbetlerine katıldıktan beş ay sonra sakal bırakıp cüppe giymeye başlamışsa gene burada bir acayiplik vardır.
Yani eski ve yeni inançlar arasındaki dönüşüm süresi ne kadar kısa ve ne kadar ters açılardaysa o oranda bir beyin yıkamadan şüphelenebiliriz.
Sonra dikkat etmeniz gereken duygusal tepkilerdir. Bir insan yeni edindiği inanç ve davranışları ne kadar ateşli savunuyor ve bu inançlar sorgulandığı zaman ne kadar duygusal tepkiler veriyorsa o oranda etki altında kalmış olabilir.
Normalde sakin tabiatlı ve hayata akılcı bakmaya çalışan bir insan aniden çevresine saldırgan davranışlar göstermeye başlar ve bu konuda kendisini uyaran aile ve arkadaşlarına bazen hakaret ederek bazen de hüngür hüngür ağlayarak tepki gösterirse burada gene bir beyin yıkamadan şüphelenebiliriz.
Genel olarak beyin yıkama meselesinde otorite kabul edilen Dr.Robert Lifton bir çok örgüt ve grubun kurbanları üzerinde uyguladığı beyin yıkama operasyonlarını incelemiş ve "beyin yıkamanın sekiz ana temasını" bulmuştur.
Bu temalar şunlardır.
İzole Etmek : Kurbanın dış dünyayla temasını ve iletişimi kısıtlamak. Böylece gerçeklik algısını sadece kendisine verilen bilgiler üzerinden kurmasını sağlamak.
Gizem Yönlendirmesi : Kurbanın büyük ve gizemli bir gücün etkisi altında olduğu, seçilmiş olduğu, itaat etmesi istenilen liderin her hareketinin bile büyük manalar içerdiği. Ona iğrenç gelen şeylerin bile aslında büyük ruhsal ve evrensel anlamları olduğuna inandırılması.
Saflık İsteği : Grup dışındaki her insanın pis ve ahlaksız olduğu. Onların fikirlerinin ve düşüncelerinin kurbanın zihnini kirleteceği. Kurtulmak istiyorsa grubun dışındaki hiçbir insanın düşüncelerini dinlememesi gerektiğinin ona kabul ettirilmesi.
İtiraf ettirme : Her türlü duygu ve düşüncesini grubun diğer üyeleri önünde belli aralıklara itiraf etmesi. Hiç bir kişisel ve özel sırrının olmaması. Her tür sırrını grubun diğer üyeleriyle paylaşması gerektiği. Sürekli bir suçluluk ve pişmanlık durumunda yaşamasının istenmesi.
Kutsal bilim : Grubun veya ideolojinin her düşüncesi ve ona öğrettiği her şeyin bilimsel olduğu. Eğer bilimle çelişen yerleri varsa burada yanlış olanın bilim olduğuna inandırılması. Eğer grubun lideri dünya dönmüyor diyorsa onun söylediğinin bilimsel ve gerçek olduğuna tüm kalbiyle teslim olmasının talep edilmesi.
Kullanılan dilin yüklenmesi : Burada da son derece kompleks ve karmaşık meselelerin basit sloganlarla anlatılması ön plandadır. Dünyadaki ve yaşamdaki her olayın basit sloganlar ve açıklamalarla anlaşılması gerektiği ve bunun dışında fazla düşünülmemesinin lazım olduğu empoze edilir.
Doktrinin kişiden daha önemli olduğu : Eğer kurbanın yaşam tecrübeleri ve fikirleri grubun dogmaları ve ideolojisiyle çelişirse her durumda doğru olanın dogma ve ideoloji olduğu fikrinin kabul ettirilmesi. Kişisel düşünce ve sorgulamanın ortadan kaldırılması. Grubun ve ideolojinin her durumda bireysel düşünceden daha önemli olduğunun söylenmesi.
Varoluşun ortadan kaldırılması : Kurbanın tüm hayatı,kararları ve yaşam şekline ait her detayın grup ve ideoloji tarafından belirlenmesi. Su içme şeklinden, kiminle evleneceğine kadar her durumun kararının bağlı olduğu ideoloji ve grup tarafından alınması gerektiği. Hayatta tek bir doğru yol olduğu onun da grubun yolu olduğunun kabul ettirilerek bireyin kişiliğinin silinmesi. Artık birey olmayan insanın tamamen grubun potasında eritilerek şahsiyetinin ortadan kaldırılması.
Kısacası her tür kötü niyetli oluşum ve grup yukarıda saydığım olgulardan biri veya tamamını kullanarak insanın iradesini ve düşüncesini ortadan kaldırmak ister. Amaçlanan insanın tam anlamıyla bir makineye döndürülmesi ve kendisine söylenenleri hiç sorgulamadan yerine getirmesidir.
Sizi düşünmekten,sorgulamaktan alıkoyan.
Tek doğrunun kendi yolları olduğunu söyleyen.
Her tür ahlaksızlık ve günahı türlü kılıflarla mazur göstermeye çalışan bir oluşumun içinde kendinizi bulduysanız ve bu yazıda anlattığım bazı yöntemler size tanıdık geliyorsa.
Oradan çıkın ve özgürlüğe kaçın.
Hayatta en önemli şey zihinsel olarak özgür olmanızdır. Bunun dışındaki hiç bir şeyin çok fazla önemi yoktur. Özgür düşünemeyen ve özgür yaşayamayanlar artık insan değil bir tür makine parçasıdır. Bu dünyaya bir makine civatası olmak için gönderilmedin.
Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
Yorumlar
Yorum Gönder