Ana içeriğe atla

Kayıtlar

BİLGE SAVAŞÇININ NASİHATLERİ.

Bilge savaşçı bir akşam öğrencilerini bembeyaz mermerden yapılma okulunun geniş sütunlu giriş kapısı önünde toplayarak konuşmaya başladı. "Bu akşam sizinle kendi yaşamımda öğrendiğim birtakım gerçekleri paylaşmak istiyorum ki üzerlerinde düşünebilesiniz. İnsanların vicdanına güvenerek iş yapmayın çünkü birçok insanın vicdanı sandığınız şey üzerlerindeki toplum baskısından başka bir şey değildir. Eğer yakalanmayacaklarını ve ayıplanmayacaklarını bilirlerse size her kötülüğü yapabilirler. Sizi korkutmaya çalışan bildiğiniz düşmanlardan korkmayın çünkü görebildiğiniz düşmanı yenebilirsiniz. Korkmanız gereken, varlıklarının farkında olmadığınız görünmez düşmanlardır. Her masalın bir kötü canavarı bir de kahramanı bulunur. Eğer masallarda değil gerçek dünyada yaşamak istiyorsanız orada kötü canavarların ve kahramanların var olmadığını bilin. Kara kalabalıklardan korkun. Çünkü kalabalığa karışan insanlar kendi karakterlerini kaybederek hipnotize olmuş bir şekild...

PARANOYAK DEDE.

(Bu hikaye tamamen hayal ürünüdür. Gerçek hayattaki kişiler, yerler ve olaylarla ilgisi yoktur) İzmirin Basmane semtinde yağmurlu bir gecede, yıkılmak üzere olan eski evin yaşanabilecek tek odasında oturan yaşlı bir adam penceresinden uzattığı sabit bakışlarla aşağıdaki taksiye bakıyordu. Kolundaki eski saate göre taksi on iki dakikadır evinin karşısındaki sokağın içinde tüm ışıkları sönük bir şekilde beklemekteydi. İçinde birinin olduğuna dair tek kanıt derin nefesler çekildiği belli olan ve biri sönmeden diğeri yakılan sigaranın ışığıydı. Yaşlı adam taksiyi fark ettiği andan itibaren gözlerini bir an olsun üzerinden ayırmamıştı. Bu taksinin hiçbir anlamı olmayabilir veya çok şey anlamına geliyor olabilirdi. Bu yaşına kadar hayatta kalabilmiş olmasını kimi zaman paranoyaklık derecesine varan dikkatine borçluydu yaşlı adam. Beş aydır bu köhne mahallede oturan yaşlı adamı tüm mahalleli “Hasan Dede” olarak tanımaktaydı. Mahallenin bakkalı ve evine su getiren çocuğun dışında...

Tavşanın zaferi.

Çiftçinin bir köpeği ve evcil bir tavşanı varmış. Bir gün arkadaşıyla sohbet ederken köpeklerin mi yoksa tavşanların mı saklanan şeyleri bulmak konusunda daha yetenekli olup olmadıklarını tartışmaya başlamışlar. Arkadaşı köpeklerin üst düzey gelişmiş koklama duyuları ve içgüdüleriyle bu konuda doğuştan yetenekli olduklarını bu sebeple saklanan her şeyi bulmakla ün yaptıklarını savunmuş. Çiftçiyse kendi tecrübesine göre doğal yeteneğin yanı sıra başka özelliklerin de önemli olduğunu bu sebeple tavşanların bazı durumlarda köpeklerden çok daha avantajlı olabileceğini iddia etmiş. Saatlerce birbirlerine türlü deliller getiren iki adam en sonunda durumu açıklığa kavuşturmak için bir yarışma düzenlemeye karar vermişler. Çiftçi eline kazma küreğini alarak tarlasına gitmiş ve bir çukur açmış daha sonra da bu çukurun içine tavşanın bayılacağı kocaman  bir havuçla, tam da köpeklerin ağzına layık irice bir kemiği yerleştirerek deliği kapatmış. Daha sonrada köpeğini ve tavşanın...

Orman Okulu

Orman ülkesinde yaşayan hayvanlar değişen orman şartlarına uyum sağlamak için bir “Orman Okulu” açmaya karar vermişler ve tüm hayvanların bu okulda eğitim görerek sertifika almasını şart koşmuşlar. Bir hayvanın ihtiyaç duyacağı dört temel özellikten oluşan bir müfredat oluşturulmuş. Bu özellikler koşma, tırmanma, yüzme ve uçmaymış. Ördek yüzme dersinde çok başarılıymış hatta öğretmenden bile iyi yüzüyormuş ancak uçma dersinden zar zor geçebiliyor ve koşma dersinden de sürekli kalıyormuş. Koşma dersinden sürekli kötü notlar alınca daha fazla koşu çalışmaya başlamış. Ancak paletli ayakları koşmaya uygun olmadığı için koştukça ayakları yaralanmış ve parçalanmış. Ördeğin paletleri zarar gördüğü için bu sefer çok iyi olduğu yüzme dersinde de ortalama bir öğrenci olmuş. Ancak ortalama geçer bir not olduğu için okul idaresinden hiç kimse bir zamanlar yüzmede olağanüstü başarılı olan ördeğin şimdi hem yüzme de hem de koşmada vasat bir öğrenci olmasının sebebini araştırmamış. Ö...

TETRİS VE DEĞİŞİM

Tetris oyununda yukarıdan her gelen yeni parçanın uyması gereken bir yer ve alması lazım olan bir şekil vardır. Oyunun sistemi,gelen her parçayı kendine ait olan yerin şekline uydurup duvarın bir parçası haline getirmeye dayanır. Gelen parçanın şekli, parçası olacağı duvardaki yere uygun değilse duvar yıkılarak oyun kaybedilir. Şirketlerin yaptığı da buna benzer. Her yeni gelen yönetici adayı kendine özgün güçleri ve karakter özellikleriyle gelir. Kurumsal kültüre uydurma adı altında gelen aday kendini ne kadar çabuk duvardaki yerine uydurursa o kadar başarılı görülür ve firma içinde yükseltilir. En sonunda en tepeye kadar çıkan yöneticinin hiç bir kişisel özelliği kalmamış ve kurumsal duvarın sıradan bir parçası olmuştur. Bir firma özgün ve kendine has güçleri olan farklı şekillere sahip insanları bünyesinde tutabildiği ölçüde uzun ömürlü olacaktır. Aksi takdirde tek düze insanlardan oluşturulan kurumsal duvarlar sürekli gelen değişim depremleriyle yerle bir olmaya mahkum...

MİLO VE BOĞA

Yüzlerce yıl önce Antik Yunan döneminde İtalyanın Croton kolonisinde yaşamış Milo isimli bir güreşçi varmış ve en büyük hedefi ülkenin en güçlü güreşçisi olmakmış. Bir gün gücünü denemek için dev gibi bir boğayı sırtına almak istese de tüm gücüne rağmen boğayı bir milim bile yerinden kıpırdatamadığını görmüş. Etrafındaki tüm insanlar bir insanın kocaman bir boğayı sırtında taşıyamayacağını söylemelerine rağmen Milo bunu başarmayı kafasına takmış. Bir süre sonra şehrin insanları Milo'yu omuzlarına ufacık bir buzağıyı almış halde şehirde tur atarken görmüşler ve hepsi onunla alay etmeye başlamış. Fakat güreşçi Milo günlerce,haftalarca ve aylarca hayvanı omuzlarında taşımaya devam etmiş ve her geçen gün minik buzağı biraz daha irileşip büyürken Milo'nun da gücü artmaya başlamış. Buzağı yavaş yavaş büyürken Milo'nun da bacakları,kolları ve sırtı giderek gelişmiş. En sonunda küçük buzağı kocaman bir boğaya dönüşmüş ve Milo'da onunla birlikte irileşip gelişerek en...

ÖNEMLİ KARARLAR ALACAKLARA 10 TAVSİYE.

Sevgili dostlar, Geçtiğimiz hafta hayatımla alakalı önemli bir karar verdiğim için kısa süreliğine yazılarıma ara vermek ve kendimle baş başa kalmam gerekti. Çok kolay olmayan bir süreçten geçtiğim bu dönemde tabii her zorlu durumda olduğu gibi kendim hakkımda ve karar verme süreçleri konusunda önemli tecrübeler kazandım. Bugün sizlerle bu tecrübeler ışığında edindiğim bazı farkındalıkları paylaşmak istiyor ve bunların sizinde hayatınızla alakalı önemli kararlar alırken işinize yarayabileceğini düşünüyorum. 1) Kritik ve Stresli bir karar alma sürecinde en yapmamanız gereken şeylerden bir tanesi kendi algılarınız ve bilgilerinize güvenmek. Çünkü stres,belirsizlik ve anksiyete oranınız yükseldikçe biyolojik olarak aklınız bulanmaya ve etrafınıza buğulanmış bir camın ardından bakmaya başlıyorsunuz. Ne kadar fazla bilgi birikiminiz olursa olsun duygularınızın ateşi belirsizliğin rüzgarlarıyla alevlenmeye başladığı anda akıl aynanız kararmaya başlıyor. Yani kısacası dostum,bilgi...