Ana içeriğe atla

KALABALIKLARIN GÜCÜ.


Sevgili Dostlar,

Sosyal Psikolog Jim Sidanius ve Felicia Pratto'nun yazdığı "Social Dominance- Sosyal Baskınlık" kitabında çok güzel bir tespit vardır.

Şöyledir

"Bireye dayanan sosyal bir hiyerarşide bireyler, fiziksel güç,liderlik,sanatsal,politik,bilimsel yeteneklerinin veya başarılarının getirdiği büyük bir gücün,prestijin veya servetin keyfini sürebilir"

Yani bu şu demektir.

Eğer bir toplumdaki sosyal hiyerarşi,bireysel yetenek ve başarılara dayanıyorsa o toplumda "başarılı bireyler" önemli "kalabalıklar" önemsizdir.

Mesela adam süper futbolcu. Vurduğu top sihirli şekilde zihni nereye isterse oraya gidiyor. Hem doğal yetenekli hem de kendini geliştirmiş. Bu futbolcunun siyasi görüşü, hangi cemaate üye olduğu, fikirleri önemli değildir. Önemli olan yüz bin ateşli taraftarın çığlık çığlığa bağırdığı, yanan meşalelerden kıpkırmızı kesilmiş bir stadyumda, şampiyonluğun belli olacağı maçın 94.dakikasında kazanılan penaltıda vurduğu topu kaleye göndermesidir.

Yada bir kadın yönetici düşünelim. Kişilik özellikleri,tecrübesi ve bilgi birikimiyle sorumluluğu altına verilen binlerce personelin çalıştığı firmaları tereyağından kıl çekercesine yönetiyor. Oturduğu her makamın hakkını veriyor ve binlerce insana ekmek sağlıyor. Bu kadın yöneticinin başında örtü olup olmadığı,siyasi görüşü ve giydiği mini eteğin kısalığı önemli değildir. Önemli olan en stresli anlarda bile çalışanlarına liderlik yapıp yapmadığıdır.

Veyahut bir besteci düşünün. Öyle şarkılar besteliyor ve öyle şarkı sözleri buluyor ki sabah kahvaltısında peçetenin üstüne çiziktirdiği bir kaç nota ve söz bile seslendirildiği anda bestseller hit şarkılar oluyor. Şarkıcılar onun bestelerini ve şarkı sözlerini alabilmek için birbirleriyle boğuşuyorlar. Bu bestecinin okuduğu gazete,ailesinin kimlerden olduğu, etnik kimliği veya hangi partiye oy attığı önemli değildir. Önemli olan yazdığı şarkıların milyonlarca insanın kalbine girebilmesidir.

Son olarak hayatını bilime vakfetmiş bir bilim insanı düşünün. Kapandığı laboratuvarda deha derecesinde zihniyle ve tecrübesiyle genetik alanda öyle buluşlar yapıyor ki onun buluşlarıyla üretilen ilaçlar milyonlarca insanın acılarını dindiriyor. Bu bilim insanın güncel gelişmeler üzerine yaptığı yorumlar, hangi dine inandığı, hangi ideolojiye sahip olduğu ve konuşma aksanı önemli değildir. Önemli olan o beyinden çıkan kıvılcımların milyonlara umut olmasıdır.

Kısacası insanın ve bireyin önemli olduğu toplumlarda başarı bireysel özelliklerinize bağlıdır.

Zaten herkesin dilinden düşmeyen bir çok kişisel gelişim teorisi bireyin önemli olduğu toplumlardan çıktığı için hep "bireysel başarıya" dem vurulur.

ANCAAK...

Bir de bireyin değil insan kalabalıklarının hüküm sürdüğü ve kalabalıklara dayanan sosyal hiyerarşiye sahip toplumlar vardır.

Bunlarda birey önemsiz ve değersizdir. Kafaların içinde ne olduğu değil, kafaların sayısı önemlidir. Toplum onlarca gruba bölünmüş ve her grup kendi sayısının çokluğuyla övünmektedir.

Bu toplumlarda bireyin başarısı yoktur. Grupların başarısı vardır.

Futbolcunun yeteneği değil hangi takıma mensup olduğu, taraftarlarının sayısı veya takımın siyasi desteği önemlidir. Başarılı olan her zaman klüp ve taraftardır, o başarının üreticisi oyuncular veya antrenör pek önemsenmez. Saha dışında bağırıp çağıran taraftarlar sahanın içinde oynayan oyuncudan her zaman daha değerlidir.

Yöneticinin liderlik becerileri önemli değildir. Önemli olan oturduğu koltuğa hangi desteklerle veya torpillerle oturduğu ve hangi görüşü temsil ettiğidir. İyi yönetmesi değil kendini o koltuğa oturtanlara iyi hizmet etmesi beklenir.

Bestecinin yazdığı besteler ve müziği önemli değil siyasi görüşleri önemlidir. Hangi siyasi görüşe mensupsa o görüşe mensup kalabalıklar tarafından göklere çıkartılır ama diğer görüşe mensup kalabalıklar tarafından yerin dibine batırılır.

Bilim insanının yaptığı çalışmalar önemli değildir. Milliyeti,etnik kökeni ve siyasi görüşü önemlidir. Eğer o başarılı bilim adamı kendi grubunuzdan ise onunla övünür ve gurur duyarsınız. Sizin grubunuzdan değilse tüm yaptıkları çöp hükmündedir.

İşte bu sebeple kalabalıkların hüküm sürdüğü toplumlarda din,politika,spor taraftarlığı tartışmaları hiç bitmez. Herkes kendi içinde bulunduğu grubun başarısı için canını dişine takar ve diğer grupları düşman olarak görür.

Bireysel yeteneği ve başarısı olan insanlar eğer bir grubun içinde değillerse toplum için ya görünmezdirler ya da toplum tarafından dışlanırlar.

Denklem aslında terstir.

Bir toplum kalabalıkları ön plana çıkarır ve bireyi ezerse yani toplum daha önemlidir derse tam ters etki oluşur ve toplumun geneli geriler.

Bir toplum başarılı,başarıyı arayan ve başarıyı takdir eden bireylerden oluşuyorsa ve birey toplumdan önemlidir deniyorsa gene tam tersi olur ve toplum ilerler.

Etrafınızdaki tüm olaylara bu açıdan bakarsanız daha yerinde analizler yapmanız mümkündür.

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com
 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni