Ana içeriğe atla

EMPATİ ŞART MIDIR ?


EMPATİ ŞART MIDIR ?

Sevgili dostlar,

Timsahların tükürük ve göz yaşı salgılayan bezleri birbirine çok yakın olduğu için avlarını yutmak için kocaman ağızlarını açtıkları zaman tükürükle beraber göz yaşı da salgılarlar.

Eski insanlar bunun farkında olmadıkları için timsahın avını yerken ağladığını ve aslında çok duygusal,içli bir hayvan olduğunu düşünmüşler. Timsah gözyaşları lafının geldiği yer burasıdır.

Şu aralar her lafına arasına "empati" kelimesini lavaşın arasında konan et döner gibi sürekli sıkıştıranları gördükçe aklıma hep bu duygusal timsah kardeşler geliyor.

Efendim dilimize dışarıdan geçmiş empati kelimesinin orjinali "Empathy" olarak geçer. Bu kelime yunanca empatheia teriminden türetilmiştir. Em (içinde) Pathos (duygu) yani bir duygu durumunda olmak anlamında kullanılır. Şu anki kullanımı herhangi bir kişi veya olaya baktığınız zaman onun hissettiklerini aynen kendiniz hissediyormuş gibi bir duygu durumuna girmenizdir.

Bir de empati kelimesi her geçtiği zaman "Başkalarının (mokasenleriyle) ayakkabılarıyla yürümek" diye Kızılderili sözü vardır falan diye de hemen bilmiş bilmiş ekleyenlere de ayrıca ayar oluyorum.

Yahu bir kere hiç bir kızılderili kabilesinin böyle bir sözü yoktur bu laf Mary Latraph denen şairin 1895 senesinde yazdığı "Walk a Mile in his Moccasins" (Onun Mokasenleriyle Bir Mil Yürü) şiirinin başlığından uydurulmuştur.

Zaten az biraz Amerikadaki kabilelerinin tarihini araştıran öyle empati,mokasen gibi işlerle pek işleri olmadığını bilirler.

Hadi bakalım bundan üç yüz sene önce bir kabilenin sahiplendiği ve kutsal saydığı bölgeden izinsiz olarak geç de bak bakalım sana ne yapıyorlar. Ne kafanda deri kalır ve ne göğüs boşluğunda kalbin.

Neyse hocam, iyi de bu empati lafları neden bu kadar yaygın o zaman derseniz.

Çok basit insanlara pompalanan gerçekçi olmayan kişisel gelişim masalları ve empatiyle anlatılmak istenen şeyi çok yanlış bir yerinden tutmaları yüzünden.

Öncelikle empati olması gereken bir idealdir.

Tabii ki iletişim kurarken empatik olmak iyidir. Size avantaj sağlar.

Ama bu dünyanın gerçek durumuna karşı sizi körleştirmemelidir.

Yani, bizden başka bir bireyin iyiliğini düşünerek ona şefkatle ve iyilikle yaklaşmak çok ideal bir tutum gibi gözükse de gerçek hayatta ne yazık ki hiç de böyle olmaz.

Bir kere hiç kimsenin iyiliğini zerre düşünmeyen ve her olaya tamamen kendi çıkarları yönünden yaklaşan tonlarca insan vardır ve her türlü hiyerarşide hep bu insanlar tepe noktalara çıkarak o sistemleri yönlendirir.

Hadi bir örnek verelim.

Diyelim ki Google firmasının artık piyasaya sürdüğü "Translatotron" türü çeviri programları iyice yaygınlaştı ve süper çalışıyorlar.

Yani siz telefonunuzda bu programı açıp oraya bir şeyler söylediğiniz zaman sizin ses tonunuzla, anlamı hiç bozmadan ve aynı söylediğiniz şekilde İngilizce,Japonca,Çince gibi bir sürü dile anında çevrilebiliyor olsun.

Böyle bir durumda yurt dışıyla iş yapan bir patron firmasında çalışan ve sadece yabancı dil bildikleri için maaş verdiği beş adet çalışanı anında işten çıkaracaktır. Çünkü artık böyle bir beceri için onlara para vermesine gerek kalmamıştır.

Bilgisayar programı maaş istemez,izin kullanmaz,yorulmaz,depresyona girmez ve hata yapmaz. Evlenmez ve doğurmaz. Kısacası eğer o beş kişiye para verdiği dil becerisi bir program tarafından yapılabiliyorsa bir patron için o programı alıp bir kere para verdikten sonra çalıştırdığı insanları işten çıkarmak en akıllıca çözümdür.

Diyelim ki bu patron çok empatik ve şefkatli davrandı.

"Yahu bu çocuklar yıllarca okumuşlar bu dili öğrenmişler. Olsun ben gene de onlara para vermeye devam edeyim. Ayıp olur şimdi bana yakışmaz. Ben onların yerinde olsam kim bilir ne kadar üzülürdüm" dese

Bakın bu patron tüm çakma kişisel gelişim kitaplarında olduğu gibi "empatik liderlik" göstermiş ve "duygusal zekada" tavan yapmıştır.

Peki bu fedakar ve empatik kararının sonucu ne olur derseniz ?

Şu olur.

Patronun piyasadaki rakipleri onun gösterdiği empatiyi göstermez ve hemen çalışanların yerine programı koyarlar.

Maaş sigorta falan gibi şeylere harcayacakları tüm parayı da yatırıma harcarlar veya fiyatlarını düşürürler.

Kısa zamanda empatik patronumuz denize atılan taş gibi batar ve beş kişiyi işinden etmeyeceğim derken kendisi de dahil yüz kişiyi işinden eder.

Bu işler böyledir.

Sadece ticaret alanında değil siyaset ve devletler arası ilişkilerde de empati gösterenin canı çok yanar.

Çünkü insanlar arasındaki tüm güç ve mücadele alanları duygusal şirinliklere değil soğuk gerçeklere dayalıdır.

Gerçekten fedakar ve kendi çıkarını başkalarının önüne koymayacak insan sayısı çok ama çok azdır. Bu tür analizlerde genelin durumuna bakılarak yapılır.

İşte bu sebeple şu anda nereye dönseniz "empati" gibi kelimeler dillerden ve kitaplardan düşmezken  dünyada bunların izine pek rastlanmaz.

Baskın kişiler,şirketler veya devletler başkalarının üzerinde hakimiyet kurmak için ellerinden gelen her şeyi yaparken bir yandan da tam tersi bir görüntü vermeye çalışırlar.

Olayları yorumlarken lütfen "pembe idealizm" gözlüğünden değil "çelik realizm" gözlüğünden bakın. Analiz gücünüz ve olayları anlama yeteneğiniz artacaktır.

En azından Game of Thrones dizisinin son sezonunun aslında en olması gereken şekilde bittiğini böylece fark edebilirsiniz.


Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com
https://www.youtube.com/user/serdarkuru75/



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni