Ana içeriğe atla

SUN TZU VE SAVAŞ SANATI.



SUN TZU VE SAVAŞ SANATI.

Sevgili dostlar,

Bir önceki yazımda Makyavel ve Güç ilişkilerinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda da bir başka kadim bilgeden bahsedeceğim. Bu kişi günümüzden 2500 sene önce yaşamış ve yazdığı "Savaş Sanatı" kitabıyla krallara,generallere ve liderlere ilham kaynaklığı etmiş Sun Tzu.

Sun Tzu esasında "Sun Usta" demektir. Sun Zi şeklinde okunur. Yazdığı kitabın Çince ismi de "Bing Fa" olarak geçer.

Sun Ustanın bu harika kitabını ilk okuma sebebim ortaokul yıllarımda merak sardığım savaş sanatlarıydı. Bunlar dünyada "Martial Arts" yani savaş sanatları olarak geçmesine rağmen Türkiyede yanlış olarak "dövüş sporu" veya "mücadele sporu" gibi farklı şekillerde kullanılıyor. Ancak esası Savaş sanatıdır çünkü hepsinin kökeninde askeri uygulamalar vardır.

Kocaman gözlüklere sahip ve sürekli kitap okuyan bir çocuğun başına bela olmaya meraklı ergen sayısı da oldukça fazla olduğu için ortaokul iki yıllarım itibarıyla buna bir son vermeye karar verdim ve bulabildiğim ne kadar dövüş sporu varsa inceleyip çalıştım. Şu an yaptığım Daito Rtu Aiki Jujutsu sanatına gelinceye kadar neredeyse otuz yıldır kısa ve uzun süreli çalıştığım stiller şunlardır (Shaolin Kung Fu - Shotokan Karete - Wing Chun Kungfu - Aikido - Takeda Ryu Aiki Jujutsu ve Geleneksel Jujutsu) bir ara bu konularda bir şeyler yazarım.

Bu tür sanatlarla ilgilendiğiniz zaman Sun Tzu ustanın kitabından sürekli bahsedildiğini görüyorsunuz ve tabi insan ister istemez meraklanıyor.

Bu kitabı da gerek Türkçesinden gerek İngilizcesinden defalarca okudum. Şu an telefonumda kayıtlı İngilizce elektronik kitaba da aralarda kafam karıştığı zaman ilham almak için göz gezdiririm. 2500 sene önce yazılmış olmasına rağmen o kadar güncel ve o kadar faydalı ki insan evladının hiç değişmediğini sürekli size ispatlıyor. Bu kitabı okuduktan sonra gene binlerce sene önce büyük stratejist Lü Shang tarafından yazılmış "Altı Gizli Öğreti" isimli kitabı da okumanızı tavsiye ederim. Çünkü Sun Tzu Ustanın anlaşılması zor bazı fikirlerini bu kitap oldukça güzel açıklıyor. Miyamato Musashi isimli Japon tarihinin en güçlü kılıç ustasının Beş Çember kitabı da güzel bir devam kitabı olabilir. Bu alanda kitap çok yeter ki öğrenmek isteyin.

Neyse, şimdi Savaş Sanatı kitabının en faydalı bulduğum fikirlerinden bir kısmını sizinle paylaşmak isterim.

Öncelikle değerli dostum ne zaman savaşıp ne zaman savaşmayacağını bilmen en temel bilgeliktir. Savaşmaman gereken yerde düşünmeden ileri fırlarsan veya savaşman gereken yerde barışçıllık damarın tutarsa işin çok zorlaşır.

Hiç bir zaman gücün üstüne direkt olarak gitmeyeceksin. Rakibin ve düşmanlarını iyice gözlemleyip onların zayıf noktalarını kafanın bir kenarına not edeceksin. İnsanları iyice gözlersen sana her tür zayıf noktalarını bir türlü kapatamadıkları çeneleri ve kontrol edemedikleri duygularıyla önüne HD yayın kalitesinde sunarlar. Bunları görmeyi iyice öğreneceksin. Bu şekilde savaşman gerektiği zaman vuracağın yeri çok iyi anlayabilirsin.

İnsanları büyük ve ihtişamlı duvarlar gibi düşün. Dışarıdan sapasağlam ve yıkılmaz görüleni bile eğer o duvarın içindeki bir iki zayıf tuğlayı görebilirsen bir kaç hafif darbede yerle yeksan olacak şekilde dizayn edilmişlerdir. Genelde kendini en yenilmez gören ve en kibirliler zayıf noktalarını çok daha basit şekilde açık ederler. Yeter ki bakmayı bil.

Tabi ilk olarak kendini çok iyi bilmen lazım. Duygusal davranma ve son derece gerçekçi bir şekilde zayıf ve güçlü noktalarını analiz et. Eğer hem kendini hem de düşmanını iyice tanırsan zafere yakınsın demektir. Yenilginin en temel şartı kibirden ve kendini çok beğenmekten zayıf noktalarını görmezden gelmen yani kendinin sadece güçlü yönlerini düşünmen, rakibinin de sadece zayıf noktalarını dikkate almandır. Eğer bu iki hatayı aynı anda yaparsan savaşma zamanın geldiği zaman akıllı bir düşman seni portakal sıkacağına düşmüş portakala çevirir.

Çevre şartlarını sürekli analiz et ve taktiklerini değişen şartlara göre değiştir. Soyunma odasındaki taktiği hiç değiştirmeden doksan dakika maç oynarım diyen aptal takım on tane golü afiyetle yer. Planlarını ve taktiklerini sürekli değişen çevre şartlarına adapte edeceksin. Tabi bunu yaparken ana hedefini ve stratejini her zaman göz önünde bulunduracaksın.

Savaş ve her türlü mücadele hileye dayanır. Yalın kılıç Allah Allah diye saldırırım diye bir şey aslında yoktur. Güçlü olduğun zaman özellikle zayıf gözükeceksin ki düşmanın hiç bir şeyden şüphelenmeden tuzağına gelsin. Zayıf olduğun zamanda güçlü görünmen lazım ki tepende dolaşan akbabalar durumdan şüphelenmesinler. Sağa vuracaksan sola, aşağı saldıracaksan yukarı hamle yapacaksın. Hiç bir zaman direkt ve göstere göstere bir hamlede bulunmaman lazım.

Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi bizim Jujutsu da yaptığımız Sutemi ismi verilen taktiktir. Sutemi Japonca kendini feda etmek demektir. Buna göre rakibine bilerek bir açık verirsin ve rakibin senin boşta olduğunu sanarak saldırı hamlesi yapar. Ancak senin zaten tam istediğin onun hamle yapması ve hareket halindeyken dengesi bozuk bir şekilde sana gelmesidir. Hamle yaptığında onun hiç beklemediği kontra bir hamleyle onu ters yönden yakalar ve istersen bileğini,kolunu, omzunu ve gerekiyorsa boynunu kırabilirsin. Bu taktik başka alanlarda da bir çok şekilde kullanılabilir. Örneğin bir tartışmada rakibini sinirlendirip üzerine gelmesini sağlamak sana onu tam bir aptal durumuna dönüştürebilecek büyük avantajlar sağlar.

Hiç bir savaş ve mücadele uzun sürmemelidir. Barışı bozmamak güzeldir ama bir kez savaşmaya karar verdiğin zaman acımasız ve kararlı bir şekilde harekete geçip savaşı bir an önce bitirmen lazımdır. En kötü savaş yıllarca süren ve kazananı belli olmayan savaşlardır. Her iki tarafta kaybeder.

Hiç bir zaman kafanda zaferi kazanmadan ve kazanacağına tamamen emin olmadan kılıcını çekme. Her hamleni önceden çok iyi hesaplamalı ve değişen şartlara uyum göstermelisin. Sonunu düşünmeden bir şekilde kazanırım diye girdiğin her tür mücadele senin için büyük tehlikeler içerir.

Planların ve yapacakların konusunda kimseye güvenme. Her ne yapacaksan kafanda iyice planla ve harekete geçme zamanı geldiği anda şimşek gibi harekete geç. İyi plan ve yüksek hız düşmanını şaşkına çevirir ve ne olduğunu anlamadan kendisini yenilmiş bir durumda bulur.

Temel olarak yaşama bütünsel ve duygusallıktan arınmış akılcı bir stratejiyle bakmanız lazımdır. Hayat temel olarak bir güç mücadelesidir. Herkes belli şekillerde güç kazanmak ve diğerlerine karşı avantajlı duruma geçmek ister. Doğdunuz andan itibaren bu mücadele içindesiniz ve ben bu mücadeleye girmek istemiyorum deme şansınız yok. Bir bebeğin ağlaması bile içgüdüsel olarak aslında anne ve babası üzerinde psikolojik etki üreterek isteklerini yaptırmak amacıyla gerçekleşir. Hiç bir şey göründüğü kadar basit değildir.

Stratejik düşünebilen ve duygularına hakim bir kaç bin insanın milyonlarca insanı yönlendirdiği ve yönettiği büyük bir arenada yaşıyorsunuz. Mutluluk ve rahat yaşam kendini kandıranlara değil içinde bulunduğu her durumda güç dengelerini ve rakiplerin hamlelerini doğru analiz edebilenlere gelir.

Akılcı düşünen Stratejik zekalar, duygusal düşünen ve sadece günü yaşayan kitlelere her zaman hakim olacaklar ve onları istekleri doğrultusunda yöneteceklerdir.

Bu gerçeği ne kadar erken kabullenirseniz sizin için o kadar iyi olur.

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÖTÜ İNSANLAR KÖTÜ OLDUKLARININ FARKINDA MIDIR ?

  KÖTÜ İNSANLAR KÖTÜ OLDUKLARININ FARKINDA MIDIR ?  İyilik ve kötülük dünyaya ilk fırlatıldığımız günden bu güne önümüze konan bir seçenek. İlk olarak masallarla başlar annemizin bize anlattığı. Masalda mutlaka kötü bir karakter vardır. Kırmızı Başlıklı kızı yemeye kalkan kötü kurt, pamuk prensesi zehirleyen üvey anne gibi ve bizim yanımız her zaman iyilerin yanıdır. Daha sonra çizgi filmler girer yaşam hanemize. Örneğin Tom ve Jerry kedi fare masalında biz hep ufak minik fareyi tutarız, Kötü kalpli Gargamele karşı mavicik Şirinlerin yanındayızdır. Sonra görüntülü masallar olan filmler girer hayatımıza Star Wars evreninde Jedi olmak isteriz ve Yoda manevi babamız olsun diye iç geçiririz. Süpermen'in yanında Lex Luthora karşı savaşırız. Sonra yıllar geçer hayatın daha da içine gireriz çünkü artık bedenimiz büyümüştür ve masallar arkamızda kalmıştır ancak aynen o masallarda okuduğumuz çelik gibi net iyi ve kötü ayrımını ararız hayatta. Tüm dünya içinde kendimizin de olduğu iyile...

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop...

GÜÇ ZEHİRLENMESİNİN 5 SEBEBİ

 GÜÇ ZEHİRLENMESİNİN 5 SEBEBİ Sevgili Dostlar, Sizin de başınıza hiç gelmiş midir ? Hani hayatınızın bir döneminde iş ortamında veya özel hayatınızda biriyle tanışırsınız. Bu kişi son derece kibar, alçakgönüllü, iyiliksever bir insandır. Böylesi düzgün bir insanla karşılaşmaktan sevinç duyarsınız. O dönemler o kişi sıradan bir vatandaştır makamı mevkisi hatta parası yoktur ama karakteri vardır.  Bu kişi öyle bir insandır ki zor zamanınızda gözünüzü kapatıp güveneceğiniz biridir. Sonra zaman geçer hayatta çoğu zaman olduğu zaman yollarınız ayrılır ve o kişi anılarınızda tatlı bir hayal olarak kalır. Sonra bir gün bir şekilde yollarınız yeniden kesişir. Bu kişiyi tekrar gördüğünüze çok sevinirsiniz. Ama bir bakarsınız yıllar önce bıraktığınız kişi gitmiş yerine bambaşka bir insan gelmiştir. Yeni kişi son derece kaba, kibirli ve türlü hileler kötülükler peşinde olan birine dönüşmüştür. Bir zamanlar iş yerinde kendi çıkarına A4 kağıt bile kullanmaktan korkan kişinin yerine nereden...