Ana içeriğe atla

İÇİNDEKİ GERÇEK SENİ ORTAYA ÇIKARMANIN YOLLARI.


Sevgili dostlar,

Bugünkü yazının başlığı bir çok insanın dikkatini çeken ve Kişisel Gelişim Sektöründe pazarlama amaçlı kullanılan klişe laflardan bir tanesidir. “İçindeki güce ulaş” ,”Kendin Ol”, ”Zirveye Tırman” “Kendini Tanıma Yolculuğuna Çık” gibisinden türlü türlü farklı varyasyonlarda kullanılabilir ve oldukça işe yarar. Şu an tüm dünyada birçok abidik gubidik, saçma sapan ve hepsi de birer para tuzağı olan şeylerin bir çoğunun tanıtımında böyle cicili bicili laflar vardır. İşin komiği bu işleri yapıyorum diyenlerin birçoğunun kendileri kimdir nedir o konuda da ne fikirleri ne de merakları bulunur.

Bu tip cicili bicili lafların çok tutmasının ve iyi müşteri kazandırmasının sebebi insanların büyük çoğunun kafasının bir köşesinde hep “ben kimim” sorusunun yer almasıdır. Bu “ben kimim” sorusu kafede fal bakan abladan, en çok para kazanan “Quantum Koçuna” kadar birçok insana ekmek kapısı olur, çünkü insanlar kendilerinin kim olduğunu anlamak için bir ton para ve vakit saçmaya hazırdırlar.

Tabi bu kontenjana gurular, sahte şeyh ve sahte hoca efendi takımı da girer. Hepsinin ortak özelliği size “kendinizi bulma” yolculuğunda eşlik etme istekleri ve bunun karşılığında cüzdanınızdaki paraların bir kısmını kendi cüzdanlarına aktarma hedefleridir. Ben hiç para istemiyorum her şeyi insanlık için yapıyorum diyenlerden daha da korkmanız gerekir çünkü onların gözü paranız yerine bedeniniz ve ruhunuzda olabilir.

İşte o yüzden bugün sizlerin daha fazla para ve vakit israf etmemeniz için “gerçek ve en gerçek sizi” ortaya çıkaracak bazı yolları size anlatacağım. Bunun için sadece yazıyı okumaya biraz sabretmeniz gerekiyor, ne yapalım televizyonda sabah programlarına çağırsalar oralar da uzun uzun anlatırdık ama çağırmadıkları için buradan yazarak bu işi yapmak zorundayım artık okuması da size kalmış.

Başlamadan önce “içindeki gerçek senin” ortaya çıkıp çıkmaması çokta gerekiyor mu onu güzelce düşünmeni istiyorum. Çünkü bazı insanların içindeki “gerçek” ortaya çıkarsa hem kendileri hem de etrafındakiler için pek iyi olmaz fikrindeyim.

Mesela hayatı boyunca birilerini yatırıp kesmemek için kendilerini zor tutan ve dışarıdan çok mazlum gözüken gizli psikopatlarda vardır aramızda. Bunlar uygun ortam bulamadıkları ve çok sıkı bir iç disipline sahip oldukları için kimseyi kesmeden ve biçmeden normal bir hayat sürebilirler. Bu tip arkadaşların içlerindekini çıkarmalarını hiçbirimiz istemeyiz.

(Klasik Kişisel Gelişim sektörünün sorunu buradadır, gerçek dünyada yaşamadıkları ve doğru dürüst tıbbi eğitimleri olmadığı için herkesin içinden doğal olarak süper iyi ve üretken insanların çıkacağını falan sanırlar ancak bazı insanların içinde çıkmayı bekleyen canavarlar da olabilir ve bu insanlara öyle klasik kişisel gelişim metotlarıyla yaklaşmanız tavsiye edilmez. Psikiyatri ayrı bir uzmanlık dalıdır ve herkesin kendini bilmesi lazımdır)

Peki, şimdi gelelim içinizdeki gerçek seni nasıl ortaya çıkaracağımıza

1) Çocukluk döneminde türlü zincirler ve sınırlamalarla büyütüldüğünü sakın aklından çıkarma
Çocukken yaptığınız pek çok şeyi mutlu olduğunuz ve gerçekten istediğiniz için değil anne babanız, çevreniz veya öğretmenleriniz sizden yapmanızı istiyor diye yaptınız. Yapmadığınız zaman zaten ya şaplağı ya da azarı güzelce yediniz.
Çok az insanın müthiş özgürlükçü ve kişiliğine saygı gösterilen çocuklukları olmuştur. Genelde çoğu insanın çocukluğu “yapma evladım” ,”öcüler kaçırır seni” ,”yersin tokadı şimdi ha”, ”kapa çeneni” ve “terlik geliyor şimdi” gibi müşfik sözler ve aralarda vücudunun çeşitli yerlerine inen tokat, kaşık ve terlik darbeleriyle geçmiştir.

Kimse kendini kandırmasın çocukluğunda ailen, çevren ve öğretmenlerin seni alıp oyun hamuru gibi çekip büküp istedikleri gibi şekillendirdi. Önce bunu bir kabul et. Sürekli ben kimin, ben kimim diye ortalıkta gezinmenin esas nedeni budur. Bunları belki unuttum diyorsun ama bilinçaltın hiç unutmadı.

Mesela resim yapmak istedin ve evin duvarına pastel boyalarınla harika bir çöp adam portresi çizdin, sonra da anne babana gururla göstermek için onları çağırdın. Anne ve babanda bu yaptığın sanat şaheserini gördükten sonra beğenilerini okkalı bir tokat veya pencereleri patlatacak denli yüksek sesli azarla gösterdi. Bu olaydan bilinçaltın şunu öğrendi. “Sakın büyüklerinin istemedikleri bir yeteneği gösterme”. Benzeri hareketleri okulda yaptığın zamanda gene benzer karşılıklar gördüğün için bilinçaltın bunu iyice öğrendi ve şimdi sana birisi “yeteneklerin nelerdir” diye sorduğu zaman boş gözlerle bakıyorsun.

2) Çocukken vaktimizin çoğunu hele okul başlamadan önce canımızın istediğini yapmakla geçirirdik. İlginç oyunlar oynar, hayal kurar veya çevremizi araştırırdık. Büyüyüp okul sistemine girdikten ve hele birde mezun olup iş hayatına (artık nasıl bir hayatsa) atıldıktan sonra çoğumuzun hayatı genelde iş-ev-iş-ev-arada bir tatil-iş-ev gibisinden geçiyor.

Bu hayatta oyuna, hayallere ve araştırmaya kesinlikle yer yok. Bu sebeple içindeki çocuğu ezdin bastırdın ama öyle rahat falan da değilsin. Bu çocuğu uyandırmak için çözüm gene aynı. Kendine yeni oyunlar bulman lazım dalış yap, balık avla, tak sırtına çantayı etrafını keşfet ve hayal kur.

Bunların hepsi aslında çocukluk oyunlarının birer taklididir ama büyüyünce ismine hobi adı verilir. Koca koca adamlar ve kadınlar çocukken sokakta oynadıkları hırsız polis oyunlarının benzerini “Paintball Turnuvası” olarak tekrar ederler ve doğrusunu yaparlar.

Eğer bir yerde köle statüsünde hiç boş zamanın olmayacak denli çalıştırılmıyorsan ve azıcık boş vaktin varsa kendine mutlaka ilgini çekecek hobiler üret. Oyun dönemine aralarda geri dönmen, içindeki o akıllı çocuğu uyandıracaktır. (Köle statüsündeyim hocam ben ne yapayım diyorsan, sen kardeşim önce zincirlerinden kurtul derim, kendini bulmak şu an sana lüks iş, gerçekten istersen zincirlerinden kurtulabilirsin çünkü dünya bunu yapabilen eski kölelerle dolu)

3) Aralarda bir kendine dönüp kendini dinle. Nasıl yapacağın sana kalmış. İster oturup namaz kılarsın ister meditasyon yaparsın, inancın ve eğilimin neyse ona uygun bir şey bul ancak bunların hepsini de tam ve olması gerektiği gibi yap çünkü göstermelik yaparsan hiçbiri sana fayda vermez. Hiçbir şey yapamıyorsan akşam çekil bir odaya, ışığı söndür ve en azından on dakika kendini ve içindeki sesleri dinle. İnsanların ezici çoğunluğu gün içinde kendileriyle bir dakika bile baş başa kalamadan ömürler geçirirler sen onlar gibi olma. Gürültüden duyamadığın iç düşüncelerin kısıkta olsa sana gerçekte kim olduğunu ve ne yapman gerektiğini açıkça söyler.

4) Okumayı sevmiyorsun biliyorum, hele yazmayı hiç sevmezsin onun da farkındayım ancak kendine bir iyilik yapmak istersen git kırtasiyeden güzel bir anı defteri al ya da işyerinden bir ajanda aşır ve her gün yatmadan önce en azından bir sayfa o deftere içinden ne geçiyorsa yaz. Bilgisayarda veya telefonda yazman aynı etkiyi vermez mutlaka oturup eline kalemi alıp yazman lazım ki beynin ilgili bölümleri uyarılsın. En az bir sayfa içinden o günle alakalı ne geçiyorsa yaz. Bağırıp, çağırıp küfür etmek istiyorsan o deftere aktar. İç sesini kağıda geçir. Bunun ne kadar faydalı bir iş olduğunu hissettiğin duygularla anlayacaksın. Burada iki uyarım var. Psikolojisi çok bozuk tipler düşüncelerini kağıda döktükleri zaman daha da beter olabiliyorlar, eğer yazdığın şeyler hoşuna gitmiyor ve kendini kötü hissediyorsan sen yazma kenarda dur. İkinci uyarım da lütfen o defteri iyi sakla veya kullandıkça yok et. İç sesini okumaları diğer insanlar için çok zevkli olmayabilir.

5) Sana güçlü ve kendini sorgulatacak sorular soracak profesyonellerden yardım almaya çalış. Bunlar işini iyi yapan terapistler, koçlar veya kişisel gelişim uzmanları olabilir. (Tabi “işini iyi yapan” kısmı çok önemli çünkü bulman zordur, kazara bulursan kaçırma, bazen soracağı tek bir soru hayatını değiştirebilir. İstediği parayı da mızıkçılık etmeden ver çünkü geçen sene aynı parayı verdiğin pahalı ayakkabıyı bu sene çöpe attın, herhalde kendi hayatın spor ayakkabıdan daha değerlidir.)
Bu saydığım profesyoneller dışında sana “yardımcı olmak isteyen” ve isimleri yerine guru, şeyh efendi hazretleri, hoca efendi gibi unvanları kullanan kişilere de iyice araştırmadan çok yaklaşma yoksa kendimi bulacağım derken, kendini çok sıkıntılı yerlerde bulabilirsin.

Bir de nesilleri artık tükenmiş ve çok görmüş geçirmiş, eskilerin kalender dedikleri abiler ve ablalar vardır. Bunlardan birine denk gelirsen onlar da sana çok faydalı olabilirler bazen tek bir lafları tokat gibi seni kendine getirebilir.

Okumayı sevmeyenler ve direkt yazının sonuna bakanlara hoş geldiniz diyorum, şimdi sizin için toparlayalım.

İçindeki gerçek seni ortaya çıkarmak istiyorsan ilk olarak bunun iyi bir şey olup olmadığına karar ver, eğer iyi bir şey olduğunu düşünüyorsan önce çocukluğunla dürüstçe yüzleş, unuttuğun oyunları, ilgileri ve hayalleri tekrar hatırla. Vakit ayırıp günde beş on dakikanı iç sesini dinlemeye ayır, düşüncelerini her gün düzenli tutacağın günlüğe yaz ve son olarak sana yardımcı olabilecek işini iyi yapan bir profesyonelin hizmetinden faydalanmaya çalış.

İşte bu kadar basit, kendini buldun gitti, hadi hayırlısı olsun.

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com
https://www.facebook.com/algiyonetimi/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop...

KIŞKIRTMA VE SOSYAL MEDYA

  KIŞKIRTMA VE SOSYAL MEDYA Sevgili dostlar, Sosyal medya hepimizin yaşamına çok önemli faydalar katsa da yüz binlerce insanın aynı zamanda kışkırtılması konusunda kötü niyetlilere büyük imkanlar sunmaktadır. Tarihte daha önce olmayan psikolojik araçlar kullanılarak insan grupları istenen amaçlar doğrultusunda yönlendirilebilmektedir ve eğer bu araçların kullanıldığı insanlar rasyonel olarak gelişmemiş, eğitim seviyesi düşük ve duygusallığa yatkın bir grupsa bu araçlar daha da etkin olmaktadır.  Şimdi uzmanlık alanım olan Algı Yönetimi açısından ne tür araçlar kullanıldığına bir bakalım  Duygusal Tetikleme (Emotional Triggering) Korku ve Öfke: İnsanların korku ve öfke gibi güçlü duygularını harekete geçiren içerikler paylaşılır. Örneğin, tecavüz veya saldırı gibi korkunç olayların detayları abartılarak ya da çarpıtılarak verilir. Burada mesele insanların en temel duygularından birisi olan korku ve buna bağlı olarak öfkeyi tetiklemektir. Öfke duygusu beynin rasyonel düşünc...

MANİPÜLATÖR KİŞİLİKLERİN TİPİK DAVRANIŞLARI

  MANİPÜLATÖR KİŞİLİKLERİN TİPİK DAVRANIŞLARI  Sevgili dostlar, Ailenizin Algı Yönetimi uzmanı olarak, hayatınızı zehir eden manipülatör insansıların bazı tipik davranışlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece kendinizi koruyabilir ve midenizi delinmekten, saçınızı ağarmaktan kurtarabilirsiniz. Manipülatif kişiliklerin tipik davranışları, genellikle kontrol etmek, kendi çıkarlarına hizmet etmek amacıyla başkalarının duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını acımasızca etkilemeye yöneliktir. Bu tür kişiler, başkalarını manipüle etmek için çeşitli psikolojik taktikler kullanırlar. Bu taktikleri bilmezseniz, oltaya takılmış balık gibi kıvranır durursunuz. İşte manipülatif kişiliklerin tipik davranışlarını psikolojik maddeler şeklinde açıklıyorum; vatana millete hediyem olsun: 1. Ana Manipülasyon Taktikleri Gaslighting: Kişinin gerçeklik algısını sorgulamasına neden olacak şekilde yanlış bilgi verme veya olayları çarpıtma. Örneğin, "Bu olayı hiç hatırlamıyorum, sen uyduruy...