Ana içeriğe atla

KONTOLSÜZ GÜÇ NEDEN TEHLİKELİDİR ?




KONTOLSÜZ GÜÇ NEDEN TEHLİKELİDİR ?

Sevgili dostlar,

Aşımı dün oldum ve garip şekilde yan etki olarak yazı yazma isteği ortaya çıktı. Herkeste böyle mi oluyor bilmiyorum ama hemen bir şeyler yazmak için müthiş bir istek duyuyorum,bakalım hayırlısı.

Biliyorsunuz "Güç Bozar, Mutlak güç mutlaka bozar" şeklinde çevrilebilecek İngiliz Lordu John Dalberg Acton'un  (ki kendisi hem aristokrat, hem politikacı hem tarihçi hem de yazar bir abimizdir) ibretlik bir sözü vardır. 

Bu ibretlik söz neredeyse hep doğru çıkar. Gücü ele geçiren mutlaka bozulur ve ne kadar güçlü olursa bozulma o oranda artar.

Peki bu lafın psikolojik ve bilimsel bir temeli var mı acep diye düşündüm. Azıcıkta araştırdım. (İşte hep aşı yan etkileri bunlar)

Araştırmalarım sonucunda ilginç bir deneye rast geldim.

California üniversitesinden Profesör Dacher Keltner'de benim gibi "yahu bu lafı deneyle ispatlayabilir miyiz" diye düşünmüş ve oturmuş güzel bir deney dizayn etmiş.

Deneyin ismi de "Kurabiye Canavarı Deneyi" İngilizce olarak "Cookie Monster Experiment" şeklinde aratabilirsiniz efendim.

Şimdi bu ilginç deneyde sahte bir iş ilanı vererek 3 kişiyi laboratuvara getirmişler ve bir masaya oturtmuşlar. Aralarından bir tanesini de rastgele şekilde lider seçmişler. Yani deney yapılan tüm üç kişilik gruplarda aralarından bir tanesi rastgele seçilerek "sen bunların başısın" denmiş.

Sonra da bunlara bazı görevler verilmiş. İşte üniversite için proje fikirleri düşünmek veya bazı istatistikleri yorumlamak gibi. Tabi arkadaşların part time bir iş için çalıştıklarını düşünmeleri için bu işler uydurulmuş yani yaptıkları işlerin pek bir önemi yok.

Deney masalara birer tabak lezzetli Çikolata Kurabiye tabağının getirilmesi ve harıl harıl çalışan gruplara ikram edilmesiyle başlamış. Tabaklarda tam beş adat kurabiye bulunuyormuş. 

Grubun üç kişilik her üyesi birer kurabiye yemişler. Geriye iki kurabiye kalmış. Son kalan kurabiyeyi hiç bir grup yememiş. Çünkü kimse tabakta kalan son kurabiyeyi yemiş gözükmek istememiş. Burada önemli olan dördünü kurabiyeleri kimin yediği. Çünkü dördüncü kurabiyeyi yiyen kişi iki tane kurabiye yemiş oluyor.

İşte size deneyin ilginç kısmı.

Üstünde deney yapılan tüm gruplarda o dördüncü kurabiyeyi her zaman grubun lideri mideye indirmiş.

Yani hiç bir özelliği olmadığı halde rastgele seçilen grup liderleri önlerine gelen her tabakta o dördüncü kurabiyeyi çekinmeden alıp gene hiç utanmadan mideye indirmişler ve herkes birer kurabiye yerken liderler iki kurabiye yemişler. Çünkü iki kurabiye yemeyi hakları olarak görmüşler.

Daha ilginç bir şey daha ortaya çıkmış.

Profesör Keltner ve ekibi deney videolarını izlerken şunu fark etmişler.

Grup içindeki üyeler kurabiyeleri dikkatli şekilde ellerini altına falan tutarak kibarca yerlerken, grup liderleri o yedikleri iki kurabiyeyi de ağızlarını şapırdatarak, kırıntıları üstlerine saçarak ve kaba sesler çıkararak yemişler.

Yani bu ilginç deneye göre, oluşturulan gruplarda kendilerine güç verilen "liderler" hem diğerlerinden fazla kurabiye yemeye hem de bu kurabiyeleri etraflarını rahatsız ederek mideye indirmeye "hakları olduğunu" düşünmüşler.

Peki buradan ne anlıyoruz.

İnsan dediğimiz varlık bilinçaltı olarak güç kavramına duyarlı. 

Gücü ele geçiren her insan daha önce yapmadığı ve eleştirdiği her türlü davranışı yapabiliyor. Hele bir de kontrol edilmeyen büyük bir güce sahipse her şeyi yapabiliyor.

Tarih bunun örnekleriyle dolu. Sıradan ve iyi kalpli bir insan olarak tahta oturup kısa zaman içinde canavarlaşan tarihi örnekleri buraya yazsam on cilt eder.

Bu bilindiği için gelişmiş ülke anayasaları yazılırken kafalar en çok gücün dengelenmesine yorulur.

Örneğin Amerikan sisteminde "checks and balances" dediğimiz sistem çok önemlidir. 
Yasama, Yürütme ve Yargı birbirlerine karşı öyle bir konumlandırılmıştır ki hiç birinin gücü diğerine yetmez ve biri yoldan çıkarsa diğerleri onu dengeler (bakınız Sultan 1.Trump'ın kısa süren hikayesi)

Sonuç olarak dostlar bu deneyden iki nasihat çıkartabiliriz

Birinci nasihat Güç'le olan ilişkinize dikkat edin. Hepimizin bu konuda açığı vardır. Bugün eleştirdiğiniz her şeyi gücü ele geçirince çok normalmiş gibi yapabilirsiniz. Güçle ve parayla imtihan çok zordur. Gücünüz ve paranız yokken ahkam kesmeye benzemez bu işler.

İkinci nasihat hiç kimseye gökten inmiş melek bile olsa kontrolsüz güç vermeyin. Güç ne kadar fazla ve kontrolsüz olursa o oranda yoldan çıkıp bozulur. Bir ünlü reklamımızın deyimiyle "Kontrolsüz güç, güç değildir"

Evet aşının etkisi geçti. Yazı şimdilik bu kadar.

Not : Bu tür konular hoşunuza gidiyorsa You Tube kanalımda çok güzel sohbetlerimiz var bekleriz efendim.


Ben bu konularda kitaplara da bayılırım diyorsanız iki de kitap yazdık alın okuyun efendim.

https://www.kitapyurdu.com/yazar/aydin-serdar-kuru/221783.html


Sevgilerimle

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni