Ana içeriğe atla

CANDY CRUSH OYUNUNDAN ÖĞRENEBİLECEKLERİNİZ.

Şu sıralar hangi toplu taşıma aracına binsem veya insanların beklemesi gereken ortamlarda bulunsam herkesin cep telefonunda bir takım şekerleri büyük bir hazla patlattığını görüyorum. Peki bu oyunun çoğu insanda bağımlılık yaratan başarısının altında yatan psikolojik faktörler nelerdir ve kendi işimizde bundan nasıl faydalanabiliriz ?

Öncelikle oyunda patlatılan maddelerin şeker olması çok önemli. Çünkü şeker neredeyse her insanda çocukluk dönemlerinin güzel hatıralarını tetikler. Şekerlerin yarattığı mutlu ortam bize çocukluğumuzda yaşadığımız sorumluluk ve korkularımızın çok az olduğu dönemi hatırlatır. Bir sürü sorumluluk, iş ve korkunun cendereye çevirdiği "yetişkinlik" gerçeğimizden oyunun yarattığı eğlenceli sanal ortama kaçabiliriz. Bu sanal ortam aynı zamanda geçici olarak stres seviyemizin düşmesine de sebep olur.

Oyunun ikinci başarılı unsuru bağımlılık yaratması. Bunu da güzel müzikli bir ortamda rengarenk şekerleri patlattığınız zaman oyunun size "Tatlı" "Çok lezzetli" gibi mesajlarla geri bildirimde bulunup ödüllendirmesi yöntemiyle başarıyorlar. Yani ne kadar çok şeker patlatır ve oyunu oynamaya devam ederseniz daha çok ödüllendiriliyorsunuz. Bir eylemin karşılığında sürekli pozitif ödüllendirilme bir süre sonra sizde "bağımlılık" oluşturacaktır.

Oyunun üçüncü başarılı unsuru telefonunuzda tek elle bile oynayabilecek basitlikte olması. Kalabalık bir toplu taşım aracında elinizde koca bir çanta olsa bile oynayabileceğiniz şekilde dizayn edilmiş.

Peki bu faktörleri kendi sattığınız ürün veya hizmette nasıl kullanabilir ve Candy Crush oyununun başarısına ulaşabilirsiniz ?

1) Sattığınız ürün veya hizmetin insanların hangi duygularına hitap edip tatmin ettiğine dikkat edin. Ne kadar köklü ve derin duygulara hitap edebiliyorsanız insanların ürün veya hizmetinizi satın alması da o kadar kolay olacaktır. Çünkü insanlar kendilerine keyif veren duyguları tekrar tekrar yaşamak isterler. Unutmayın sattığınız şeyler hiç bir zaman ürünler veya hizmetlerin kendileri değil onların insanlarda oluşturdukları duygulardır.

2) Sattığınız ürün veya hizmetin müşterilerinize sürekli olumlu geri bildirim verecek şekilde dizayn edilmesine dikkat edin. Müşteri ürününüzü kullanırken bir şekilde sürekli "olumlu geri bildirim" alırsa o ürünün bağımlısı olacaktır. Mesela satın aldığı bir otomobile her binişinde aynı "ayrıcalıklı olma" duygusunu hissediyorsa o kişinin o otomobil markasından kopması çok zordur.

3) Ürün veya hizmetinizin kullanışlı olması çok önemlidir. Bu sebeple müşterilerinizin bu ürün veya hizmetleri hangi ortamlarda kullanacaklarını araştırıp bulmanız ve bu bilgilere göre kullanışlı ürünler üretmeniz gerekmektedir. Mesela dünyanın en müthiş özelliklerine sahip bir akıllı telefonu kullanmak bir çok karmaşık menü ve benzeri şeylerle zorlaştıysa insanlar o ürün ne kadar muhteşem olursa olsun ondan kaplan görmüş ceylan gibi kaçacaklardır.

Kısacası düşüncelerim bunlar. Daha detaylılarını eğitimlerimizde konuşuruz.

Sevgiler

www.serdarkuru.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÖTÜ İNSANLAR KÖTÜ OLDUKLARININ FARKINDA MIDIR ?

  KÖTÜ İNSANLAR KÖTÜ OLDUKLARININ FARKINDA MIDIR ?  İyilik ve kötülük dünyaya ilk fırlatıldığımız günden bu güne önümüze konan bir seçenek. İlk olarak masallarla başlar annemizin bize anlattığı. Masalda mutlaka kötü bir karakter vardır. Kırmızı Başlıklı kızı yemeye kalkan kötü kurt, pamuk prensesi zehirleyen üvey anne gibi ve bizim yanımız her zaman iyilerin yanıdır. Daha sonra çizgi filmler girer yaşam hanemize. Örneğin Tom ve Jerry kedi fare masalında biz hep ufak minik fareyi tutarız, Kötü kalpli Gargamele karşı mavicik Şirinlerin yanındayızdır. Sonra görüntülü masallar olan filmler girer hayatımıza Star Wars evreninde Jedi olmak isteriz ve Yoda manevi babamız olsun diye iç geçiririz. Süpermen'in yanında Lex Luthora karşı savaşırız. Sonra yıllar geçer hayatın daha da içine gireriz çünkü artık bedenimiz büyümüştür ve masallar arkamızda kalmıştır ancak aynen o masallarda okuduğumuz çelik gibi net iyi ve kötü ayrımını ararız hayatta. Tüm dünya içinde kendimizin de olduğu iyile...

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop...

GÜÇ ZEHİRLENMESİNİN 5 SEBEBİ

 GÜÇ ZEHİRLENMESİNİN 5 SEBEBİ Sevgili Dostlar, Sizin de başınıza hiç gelmiş midir ? Hani hayatınızın bir döneminde iş ortamında veya özel hayatınızda biriyle tanışırsınız. Bu kişi son derece kibar, alçakgönüllü, iyiliksever bir insandır. Böylesi düzgün bir insanla karşılaşmaktan sevinç duyarsınız. O dönemler o kişi sıradan bir vatandaştır makamı mevkisi hatta parası yoktur ama karakteri vardır.  Bu kişi öyle bir insandır ki zor zamanınızda gözünüzü kapatıp güveneceğiniz biridir. Sonra zaman geçer hayatta çoğu zaman olduğu zaman yollarınız ayrılır ve o kişi anılarınızda tatlı bir hayal olarak kalır. Sonra bir gün bir şekilde yollarınız yeniden kesişir. Bu kişiyi tekrar gördüğünüze çok sevinirsiniz. Ama bir bakarsınız yıllar önce bıraktığınız kişi gitmiş yerine bambaşka bir insan gelmiştir. Yeni kişi son derece kaba, kibirli ve türlü hileler kötülükler peşinde olan birine dönüşmüştür. Bir zamanlar iş yerinde kendi çıkarına A4 kağıt bile kullanmaktan korkan kişinin yerine nereden...