Ana içeriğe atla

UMUTLAR YENİ YILDA GERÇEK OLUR MU ?


 

UMUTLAR YENİ YILDA GERÇEK OLUR MU ?


Sevgili dostlar,

İşte gene bir yılbaşı yazısıyla karşınızdayım. İnsan gelenekler üretmekte çok iyidir. En basit şeyi bile zaman içerisinde mutlaka yapılması gereken köklü gelenekler haline getirebilir. 

Yazarların da her yılın son günü bir yılbaşı yazısı yazması da bu adetlerden biri. 

Mantıklı ve faydalı adetlere uymak iyidir. Uyalım bakalım.

İnsanın bir başka özelliği de tekrar eden şeyleri kutlama alışkanlığıdır. 

Kendisi bir takvim uydurup o takvim üstündeki tekrar eden günleri kutlamasını sever. Örneğin doğduğunuz gün, evlendiğiniz gün veya her yeni yılın ilk günü bu tip tekrarlı kutlama alışkanlıklarına girer.

Peki neden böyle ? 

Çünkü insan umut eden ve umutlarını kendisine güç sağlayacak şekilde kullanabilen bir varlıktır. Her tür yıl dönümü de insanların sonraki yılın önceki yıldan daha güzel ve iyi geçeceği konusundaki umutlarını çoğaltır. 

Yıl dönümlerini kutlamayanlar bile mutlaka kutlayacak başka bir yıldönümü kutlamak isterler. 

Hiç bir şey bulamazlarsa yılın belli günlerini bayram yani eğlenme ve sevinme günü ilan ederek o günleri kutlarlar.

Peki konumuz yılbaşı olduğuna göre sonraki yılın geçirdiğimiz yıla göre daha güzel ve iyi geçeceği konusunda umutlanmak doğru mudur ? Yoksa sadece kendi kendimizi kandırma yöntemlerinden birini daha mı uyguluyoruz ?

Buna cevabım hem evet hem de hayır olacak.

Sonraki yıldan umutlanmamız öncelikle kendi psikolojik sağlımız ve motivasyonumuz için önemlidir. 

Üstelik olumlu düşünceler ve olumlu beklentiler bizim farkında bile olmadığımız açılımlara sebep olabilir. Çünkü tüm evren aslında düşünceden etkilenen bir enerjidir teorisi bana hiç de saçma gelmiyor. 

Hadi diyelim ki öyle olmasa bile gene de güzel düşünmek, gelecekten korkup kötü kötü düşünmekten çok daha faydalıdır.

Peki yeter mi ? Hayır.

Çünkü öncelikle "Umutla Beklemek" lafını kaldırıp çöpe atmak lazımdır. 

Çünkü beklemek kelimesi işin tüm denklemini bozmakta. 

Bunun yerine "Umutla Harekete Geçmek" lafı daha mantıklıdır. 

Peki ne yapacağız ? 2021 senesine hangi kafa yapısıyla girmemiz bizim için güzel olur ve kendimizi de kandırmış olmayız ?

Öncelikle harekete geçmeden hiç bir şeyin olmayacağını bilmemiz lazımdır. Arabaya oturup onu çalıştırmadan sizi istediğiniz yere götüreceğini ummak en hafifinden biraz deliliktir. 

2020 senesinde sizi mutsuz eden ve rahatsız eden durumları düzeltmek konusunda hiç bir şey yapmazsanız sonraki senenizin bu seneden tek farkı onu yazıp söylerken kullandığınız rakamlar olacaktır.

Örneğin 2020 senesinde fazla kilolarınızdan rahatsız olduysanız ve sonraki sene daha hafif ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak istiyorsanız diyet ve spor yapmanız gerekir. Yeni yıl sizi otomatik olarak fit bir vücuda sahip kılmayacaktır.

Bilgilerinizi arttırmak veya yeni bir yabancı dil öğrenmek istiyorsanız da kendinize bir çalışma planı oluşturup disiplinli şekilde bunu uygulamanız gerekir. Noel baba akşam evinize girip beyninize yeni bir beceri veya dil bırakmayacak ne yazık ki. 

2020 senesinde evde oturmaktan bunaldınız, boşa geçen zamanınızdan usandınız. Boş boş duran zihniniz sizi türlü evhamlarla zorladıysa. 

Yani canınızdan bezdiyseniz; 

Kendinize somut hedefler ve günlük programlar yapmadan durumunuzun değişmesini beklemeniz boşunadır ve seneye daha da fazla bunalacağınızı tahmin edebilirsiniz.

Şikayet etmek insanın en sevdiği şeydir. Eğer 2020 seneniz türlü şikayetler ve başkalarını suçlamakla geçtiyse bunun size pek bir şey kazandırmadığını artık anlamış olmanız gerekir, bakın tüm bir sene geçti ve şikayet ettiğiniz konularda pek bir değişim olmadı.

Bunun yerine şikayet ettiğiniz konularda dönüp kendinizin payına bir bakmak lazımdır.

Pandeminin yayılmasından şikayet etmek yerine kendiniz gerekli önlemleri doğru alıyor musunuz ve çevrenizi bu konuda motive ediyor musunuz buna bakalım. Sağlığınıza ne kadar dikkat ediyorsunuz ? Pandemi dönemini sporla, sağlıklı beslenmeyle mi geçirdiniz yoksa tüm günleriniz türlü zararlı yiyecek ve içeceği tıkınmak ve aynı koltukta saatlerce oturmakla mı geçti ?

Ekonomik zorluklardan şikayet etmekte kolaydır. 

Bu konuda suçlanacak çok yerin olduğu da doğru olabilir ancak gene işe kendimizden başlamak lazım.

Ekonomik zorluklar başlamadan önce cebimizdeki paranın kıymetini biliyor muyduk ? Harcama yaptığımız ve borçlandığımız şeyler gerçekten ihtiyacımız olan şeyler miydi ? Elimizdeki tüm nimetlere şükür mü ediyorduk yoksa o zaman da mızmızlanıp duruyor muyduk ?

Kazandığımız şeylerden ne kadarını en yakınlarımızdan başlayarak paylaşabildik ?

Sorumluluk sahibi olduğumuz makamlarda hak yedik mi ? Torpil yaptık veya yaptırdık mı ? Bize emanet edilen her türlü gücü ve parayı doğru şekilde kullandık mı ? Kendi kabilemiz, grubumuz , partimiz veya cemaatimiz gibi kendimizi parçası hissettiğimiz insan gruplarının yaptıkları hataları, yanlışları söyleyebildik mi ? Yoksa hep başkalarının hatalarını mı gördük ? 

Her tür kişisel, ailevi , iş yaşamı ve siyasi kararlarımızı aklımıza ve vicdanımıza göre mi verdik yoksa bencil duygular ve geçici heyecanlarla mı bu kararların altına imza attık. 

Bugün yaşadığımız her şey acaba geçmişte üzerinde çok da düşünmeden verdiğimiz adil olmayan ve yanlış kararların sonucu olabilir mi ?

Kısacası eğer ortada bir problem varsa bunda bizim ne kadar katkımız oldu ?

Yıllar geçip gidecek. Bundan önce de bir çok yıl geldi ve daha ne olduğunu anlamadan kendimizi diğer yılbaşında bulduk. Sana verilen yıllar kum saatinin zerreleri gibi akıp gidiyor. Peki ne yaptın ? 

Bundan önceki yıllarında güzel ve doğru işlerden ne kadarını yaşama geçirdin ? Bu dünyadan geçip gittiğin zaman arkanda ne bırakacaksın ? Gittiğin alemde sana her senenin hesabı sorulduğu zaman başın dik mi olacak yoksa "ahh tekrar geri dönebilsem" diyenlerden mi olacaksın ? 

Bu önemli sorulara gerçekten güzel cevaplarınız varsa korkmayın senelerin ismi kaç olursa olsun güzel bir hayat ve sonrası sizi beklemekte.

Bu sorulara cevap verirken "üzerime düşeni yapmadım ama şu sebepten" veya "benimle ne alakası var hep onların suçu" ya da "ait olduğum grup hiç hata yapmaz ben de yapmamışımdır" gibi savunmalar geliştiriyorsanız işlerinizin düzeleceği konusundaki umutlarınızın kökü pek kuvvetli değildir.

Yani sevgili dostum,

Gelecekten umutlu ol,

Güzel şeyler bekle.

Ancak sadece bekliyorsan ve senden başka birilerinin gelip sihirli değnekle tüm hayatını düzelteceğini umuyorsan,

Yani hiç kendini düzeltmeyi düşünmüyorsan,

Bundan sonraki senelerinin, bundan öncekilerden çok daha iyi olacağını "umutla beklemen" 

Hayalci bir çocuğun evinin bahçesindeki ağaçların meyvelerinin çikolata paketlerine dönüşmesini "beklemesi" gibi olacaktır. 

Umutla "hareket ettiğiniz" kendinize ve çevrenize faydalı işler ürettiğiniz güzel bir yeni yıl olması dileklerimle 

Sevgiler.

Aydın Serdar Kuru


 


Yorumlar

  1. çok güzel bir yazı okumanızı tavsiye ederim

    YanıtlaSil
  2. Serdar bey yeni yılınızı da sağlıkla atlatıp şu günleri gazi olmandan geçirmenizi dilerim. Yaşama arzunuz hep ışıldasın başarılar dilerim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop...

KIŞKIRTMA VE SOSYAL MEDYA

  KIŞKIRTMA VE SOSYAL MEDYA Sevgili dostlar, Sosyal medya hepimizin yaşamına çok önemli faydalar katsa da yüz binlerce insanın aynı zamanda kışkırtılması konusunda kötü niyetlilere büyük imkanlar sunmaktadır. Tarihte daha önce olmayan psikolojik araçlar kullanılarak insan grupları istenen amaçlar doğrultusunda yönlendirilebilmektedir ve eğer bu araçların kullanıldığı insanlar rasyonel olarak gelişmemiş, eğitim seviyesi düşük ve duygusallığa yatkın bir grupsa bu araçlar daha da etkin olmaktadır.  Şimdi uzmanlık alanım olan Algı Yönetimi açısından ne tür araçlar kullanıldığına bir bakalım  Duygusal Tetikleme (Emotional Triggering) Korku ve Öfke: İnsanların korku ve öfke gibi güçlü duygularını harekete geçiren içerikler paylaşılır. Örneğin, tecavüz veya saldırı gibi korkunç olayların detayları abartılarak ya da çarpıtılarak verilir. Burada mesele insanların en temel duygularından birisi olan korku ve buna bağlı olarak öfkeyi tetiklemektir. Öfke duygusu beynin rasyonel düşünc...

MANİPÜLATÖR KİŞİLİKLERİN TİPİK DAVRANIŞLARI

  MANİPÜLATÖR KİŞİLİKLERİN TİPİK DAVRANIŞLARI  Sevgili dostlar, Ailenizin Algı Yönetimi uzmanı olarak, hayatınızı zehir eden manipülatör insansıların bazı tipik davranışlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece kendinizi koruyabilir ve midenizi delinmekten, saçınızı ağarmaktan kurtarabilirsiniz. Manipülatif kişiliklerin tipik davranışları, genellikle kontrol etmek, kendi çıkarlarına hizmet etmek amacıyla başkalarının duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını acımasızca etkilemeye yöneliktir. Bu tür kişiler, başkalarını manipüle etmek için çeşitli psikolojik taktikler kullanırlar. Bu taktikleri bilmezseniz, oltaya takılmış balık gibi kıvranır durursunuz. İşte manipülatif kişiliklerin tipik davranışlarını psikolojik maddeler şeklinde açıklıyorum; vatana millete hediyem olsun: 1. Ana Manipülasyon Taktikleri Gaslighting: Kişinin gerçeklik algısını sorgulamasına neden olacak şekilde yanlış bilgi verme veya olayları çarpıtma. Örneğin, "Bu olayı hiç hatırlamıyorum, sen uyduruy...