KARAR VERMENİN 7 YOLU.
Sevgili Dostlar,
İnsan kararlarını etkilemenin en güçlü
yöntemlerinden bir tanesi Algı Yönetimidir. Bugün hem kendinizin hem de diğer
insanların kararlarını etkilemek için kullanabileceğiniz fikirler için yedi
karar verme yolundan bahsedeceğim.
1) KARARLARIN ÇOĞU BİLİNÇALTI ETKİLERLE
VERİLİR
Sabah uyanıp, gece yatağa girmenize kadar
geçen süre içinde beyniniz milyonlarca bilgiyi işler ancak bunların hepsini
size fark ettirmez çünkü tüm bu bilgileri şuurunuzda hissederseniz yaşamanızı
sürdürmeniz imkansız hale gelir. Örneğin şu an bulunduğunuz yerdeki tüm sesleri
beyniniz filtrelemeden size sunsaydı kısa bir süre içinde psikolojik olarak çökerdiniz.
Bunun karar verme bağlantısına gelirsek. Örneğin İnternetten güzel bir kazak
alacaksınız. Ne yaparsınız ? Önce modellere bakar sonra varsa müşteri
yorumlarını okur, kazağın üzerinizde nasıl duracağını ve genel olarak
kişiliğinizle uygun olup olmadığını düşünür, hatta etrafınızdakilerden yorum
alırsınız. Böylece kararınızı çok "akılcı" verdiğinizi düşünürsünüz.
Ancak o sırada beyniniz o gördüğünüz kazakla alakalı belki de son yirmi yıldır
klasörlediği ve varlığını bile unuttuğunuz bilgileri de tarar. Örneğin o renk
ve model bir kazağı üç sene önce çok sevdiğiniz bir dizi oyuncusunun üstünde
görüp beğendiğinizi beyniniz mutlaka not alır. Ya da tam tersi olarak üç sene
önce benzeri bir kazağı giydiğiniz giyerken işinizden kovulduğunuzu
öğrenmişseniz bu da karar sürecinize girer. Tabi siz bunların hiç birinin
farkında olmazsınız. Kısaca "evet kazağı bakıp inceledim ve çok beğendim"
yada "hiç beğenmedim" dersiniz. Bu süreçte bilinçaltınızın sizi nasıl
etkilediğinin farkında bile olmazsınız.
2) BİLİNÇALTI ZİHNİNİZ BİLİNÇLİ ZİHNİNİZDEN
ÇOK DAHA HIZLIDIR.
Beyninizin önceliği sizi yani kendini
korumaktır. Bu sebeple normal durumlarda verdiği kararlar çok daha yavaş sürede
verilirken, tehlikeli bir durumda direksiyon bilinçaltının eline geçer ve çok
hızlı karar alarak sizi korumaya çalışır. Örneğin ormanda yürüyüş yaparken
bilinçli zihninizle rahat düşünceler içindeyken gözünüz hemen ilerinizde bir yılan
görürse, beyniniz anında direksiyonu ele alarak bilinçaltı moduna girer ve
kendinizi geri fırlatırsınız. Düşünmeden yapılan refleks hareketlerin hepsi de
böyledir. Günlük yaşamda da örneğin yolda giderken uzaktan bir insanın size
doğru yürüdüğünü görürsünüz ve ortada hiç bir şey olmamasına rağmen bu insandan
bir tehdit hissedersiniz. Farkına bile varmadan adımlarınız o insanın daha
uzağından geçmeye başlar. Bu noktada beyniniz karşıdan gelen bu insanla alakalı
bir tehdit analizi yapmış ve sizin dikkat bile etmeyeceğiniz milimetrik
detayları analiz etmiş ve arkasından bilinçaltınız devreye girerek sizi
tehlikeden uzak tutacak hareketleri gerçekleştirmiştir. "Neden böyle
davrandım" ya da "neden bu şekilde hareket ettim ben de bilmiyorum"
dediğiniz tüm olaylarda bilinçaltınızın direksiyonu devir alıp sizi tehlikeden
uzaklaştırması vardır. Tabi bu süreç genelde görseldir. Örneğin giyiminize
dikkat etmediğiniz bir durumda eğer karşınızdaki insanın beyni sizin genel
duruşunuz ve giyiminizden bir tehdit algılarsa harekete geçebilir. Bir çok iş
görüşmesinin başarısız geçmesinin veya bazı insanların size hiç bir sebep
yokken düşmanca davranmasının sebebi budur. İmaj işte bu yüzden önemlidir. O
sebeple bugün çok havalı bulduğunuz ve severek taşıdığınız kolunuzdaki o dövme
ilerde size bir çok şey kaybettirebilir.
3) FAZLA SEÇENEK HEM BİZE ZEVK VERİR HEM DE
BİZİ KİLİTLER.
İnsan beyni birden fazla seçenek arasından
bir şeyleri araştırıp bulmaktan zevk alır ve dopamin salgılar. Bu sebeple
yüzlerce pırıl pırıl ürünün bulunduğu marketler ve AVM'ler insanlara zevk
verir. Ancak burada bir de tuzak vardır. Çok fazla seçenek karar vermemizi de
çok yavaşlatır hatta bazen de durdurur. Alt tarafı bir paket çay almak için
markete gittiğiniz zaman karşınızda elli paket farklı tür ve markada çay
görürseniz karar verme süreciniz çok yavaşlar. Bu sebeple insanlar için en
ideal seçim sayısı en fazla dörttür. İnsanlara bir şeyler sunduğunuz zaman
seçeneklerinin dörtten fazla olmamasına dikkat edin. Siz de bir konuda seçim
yapacaksanız seçeneklerinizi dört veya daha altına indirmeye çalışın. Örneğin
bir telefon alacaksanız gidip yirmi tane modeli araştırmayın. En fazla iki üç
model arasından seçim yapmaya çalışın.
4) KARAR VERMEK, KONTROL DUYGUSU YAŞATIR VE
MUTLU EDER.
Hangi konuda olursa olsun önümüzde
seçenekler bulunduğunu bilmek ve o seçenekler arasından kendi kararımızı
verdiğimizi düşünmek bize kendimizi iyi hissettirir çünkü hayatımızı kontrol
edebildiğimizi düşünürüz. İnsanlar hayatlarının kontrolünü kaçırdıklarını
düşündüklerinde mutsuz olurlar. Bu sebeple emir almaktan ve birilerin bize bir
şeyleri nasıl yapacağını söylemelerinden pek hoşlanmayız. Eğer birilerine bir
şeyler yaptırmak istiyorsanız "Bunu yapman gerek, en doğrusu budur başka
seçeneğin yok" gibisinden bir yaklaşım size direnç gösterilmesine sebep
olur. Bunun yerine insanların önüne seçenekler koyun ve bu seçeneklerin
hepsinin de hem siz hem de onlar için faydalı seçenekler olmasına dikkat edin.
İnsanlar kendi seçimleriyle bir şeyi tercih ettikleri zaman o tercihlerine daha
sıkı sarılırlar.
5) DUYGUSAL HALİMİZ KARARLARI ETKİLER
Karar verirken aklımızı mı yoksa
içgüdülerimizi mi kullanacağımız o anki duygusal ve ruhsal durumumuza bağlıdır.
Neşeli ve umutluyken çok daha risk alıcı kararlar verebiliriz ancak karamsar ve
kötümsersek en basit kararları verirken dahi kırk defa düşünürüz. Korktuğumuz
zaman ani kararlar veririz ama sevgi doluysak çok daha uzun vadeli kararlar
alırız. Kısacası her psikolojik durum kararları etkiler. Reklamlardaki
insanların güzel müzikler eşliğinde sırıtarak dans etmelerinin sebebi budur. Ya
da çok aşk dolu bir dizinin en romantik sahnesinin içinde yayınlanan bir
reklamın bizi farklı etkilemesinin de. Örneğin bir yönetici sabah mutlu bir
şekilde uyanmış ve harika bir kahvaltıdan sonra neşe içinde işine gelmişse o
gün kendisinden izin isteyen çalışanının talebini, sabah mutsuz uyanmış, eşiyle
kavga etmiş ve homurdana homurdana işine gelmiş bir yöneticiden daha farklı
değerlendirir. İnsanların duygusal durumlarına dikkat edin ve onlardan bir isteğiniz
varsa zamanlamasına önem gösterin.
6) İNSAN GRUPLARI BAZEN ÇOK KÖTÜ KARARLAR
VEREBİLİR
İnsanların toplu şekilde daha iyi kararlar
verdikleri düşünülür. O sebeple konuların toplantılarda tartışılıp grup kararı
alınması veya oylama yöntemleri sanki tek bir insanın vereceği karardan daha
iyiymiş gibi sunulur. Ama işin gerçeği pek öyle değildir. Grupların verdiği
kararlar bireylerin verdiği kararlardan çok daha berbattır. Gruplarda genelde o
grubun çoğunluğu bazen sırf arkadaşlık ilişkileri veya aynı şekilde düşünme
sebepleriyle bir konuda karar verirler ve geri kalan insanların çoğu da sesini
çıkaramaz. Bu sebeple gruplardan bazen akıldışı kararlar çıkabilir. Bu sebeple
toplantılarda öncelikle insanların doğru bilgilendirilmesi ve arkasından
herkesin düşüncelerini isimlerini yazmadan kağıda dökmesini söyleyip o
düşüncelerin grup içinde okunması iyi fikirdir. Böylelikle her insan baskı
görme korkusu olmadan fikirlerini aktarabilir. Eğer bir oylama yapılacaksa da
ancak bundan sonra yapılmalıdır. Öteki türlü eğer daha toplantı başında grubun
yöneticisi "ben böyle düşünüyorum" der ve arkasından da grubun
çoğunluğu ona destek verirse, diğer türlü düşünenler seslerini çıkaramaz. Şehir
ve ülke çapındaki oylamaların ve seçimlerden de çok doğru kararlar çıkmayabileceğini
buradan anlayabilirsiniz. Gruplar halinde doğru karar almanın tek yolu
insanların önceden alınacak kararlar hakkında iyice bilgilendirilmesi ve
ardından her görüşün fikrini özgürce söyleyebileceği ortamın oluşturulmasıdır.
7) ŞÜPHEYE DÜŞTÜĞÜMÜZDE KARARLARI
BAŞKASININ ALMASINI İSTERİZ
Diyelim ki yaya olarak karşıdan karşıya
geçeceksiniz. Size kırmızı ışık yanıyor ama yoldan geçen bir kaç tane arabadan
başka trafik de yok. Bu durumda ne yapacağınızı biraz düşünüp sonra da "ne
olacak canım geçivereyim şuradan" kararını vermeniz kolaydır. Ama aynı
pozisyonda yanı başınızda on kişilik bir grup duruyorsa bir gözünüzle onlar ne
yapıyor diye bakmaya başlarsınız. Sonra grubun içindeki bir kişi yola ilk
adımını atar ve kırmızı ışıkta geçmeye karar verir. Bu kişinin yaşı büyük ve
kıyafeti de iyiyse grubu etkilemesi daha kolaydır. Hemen arkasından ikinci ve
üçüncü kişide yola adımını attığı anda bir bakarsınız on kişi birden kendini
yola atmış ve kırmızı ışıkta geçiyor. Kısacası ne yapacağımızı bilemediğimiz
durumlarda kararları başkasının almasına dikkat ederiz hele bir de grup
halindeyseniz ve o grup kararını bir yönde vermişse üstümüzdeki etki oranı
artar. Kitap almak istediğiniz ve hangi kitabı almak istediğinizi bilemediğiniz
durumlarda başka insanların yorumlarına ve çok satanlar listelerine
bakmamamızın sebebi de budur. Kısacası şüphe ve paranoya arttıkça insanların
kendi kararlarını vermesi zorlaşır. Aynı durumu daha büyük çapta düşünürsek.
Kaotik ve neyin ne olduğunun belli olmadığı zamanlarda insanlar kendilerine yol
gösterecek liderlerin arayışına girerler. İşler düzelip herkes önünü görmeye
başladığı zamanda herkes kararlarını kendi vermek ister ve güçlü liderlere
ihtiyaç duymazlar.
Kısaca toparlarsam. Kararlarımız büyük
ölçüde bilinçaltımızca etkilenir, tehlike altında otomatik mekanizmaya geçip
hızlı kararlar veririz, çok fazla seçenek bize keyif verir ama aynı zamanda
kararsız da bırakır, seçeneklerimiz olduğunu düşündüğümüz zaman mutlu olur
ancak duygusal hallerimiz tarafından da etkileniriz. Gruplar içinde çok kötü
kararlar alır ve işlerin sonunu göremediğimiz zaman o kararları başkalarının
almasını isteriz. Kısacası karar vermek dediğimiz olayın altında çok başka
faktörler yatar.
Herkese güzel bir hafta sonu dilerim
Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com
Koçluk, Eğitim ve Danışmanlık talepleri
için iletişim e-posta adresi.
serdar@serdarkuru.com
Yorumlar
Yorum Gönder