Ana içeriğe atla

PROPAGANDA - İNSAN TUTUMLARININ OLUŞTURULMASI


PROPAGANDA - İNSAN TUTUMLARININ OLUŞTURULMASI

Sevgili dostlar,

İkinci Dünya Savaşında Alman işgaline karşı Fransız Direnişin liderlerinden birisi olan Profesör Jacques Ellul 1962 senesinde "Propaganda - İnsan Tutumlarının Oluşturulması" kitabını yazdı.

Bu kitap propagandaya hem sosyolojik hemde psikolojik açıdan analiz getiren ilk eserdir.

Kitap Propagandaya iki açıdan bakar.

Sosyolojik açıdan "Yalnız Kalabalık" terimini üretmiştir.

Buna göre propaganda insanı birey olarak düşünmez sadece ortak niteliklere sahip kalabalıkların üyesi olarak düşünür.

Örneğin "tek bir taksi şöförünün" propaganda açısından değeri yoktur ama "taksi şöförleri" grubunun üyesi olarak önemlidir.

Burada propaganda grubun tamamını psikolojik olarak etkilemek ister ve aynı zamanda grup içindeki bireylerinde grup baskısını hissetmelerini amaçlar.

Grup içinde propagandaya maruz kalan birey tek başına aynı propagandaya maruz kalmasından çok daha telkine açıktır.

Bu yüzden her tür propagandanın ana hedefi gruplardır.

Ancak propagandaya maruz kalan grup içindeki birey mesajın kendisine özel olarak verildiğini zanneder.

Bir sinema salonunda yüz kişiyle birlikte film izlerken komik sahneye diğer insanlarla beraber gülen izleyicinin durumuyla aynıdır.

Profesör Ellul gruplar içindeki her insanın aynı zamanda yalnız olması durumunu "Yalnız Kalabalık" terimiyle açıklamıştır.

Bunun dışında Ellul propagandaya psikolojik açıdan da yorum getirmiştir.

Buna göre.

Bir propaganda kampanyası her zaman, her yerde ve herkes için geçerli değildir. Her kampanya hedeflenen insanların psikolojik durumuna göre özel olarak hazırlanmalıdır.

İlk olarak hedeflenen insanların kültürü ve kültürel sembolleri önemlidir.

Zaten belli kültürel sembollerle önceden kodlanmış insanlara farklı kültürel sembollerle etki edemezsiniz.

Propaganda bir toplumun zaten oturmuş olan değer ve kültürel kodlamalarını kullanır. Sadece kötü bir propagandacı toplumun oturmuş değer yargıları ve dünya görüşüne ters bir propaganda kampanyası tasarlar.

Propaganda yeni ön yargılar oluşturmaz.

Zaten var olan ön yargıları körükler ve onları kendi amacı için kullanır.

Tabii var olan bu ön yargılar başka "yeni" ön yargıların inşa edilmesi için de kullanılabilir.

Örneğin zencilere karşı ön yargısı olan birinin bu ön yargısı tüm "koyu renkli insanlara" döndürülebilir.

Propagandanın bir de çarpan etkisi vardır.

Örneğin belli bir "fikir" geniş bir gruba kabul ettirildiği zaman grup üyesi insanlar bu "fikirden" etkilenerek kendi kendilerine yazılar yazmaya, videolar çekmeye, kitap ve filmler üretmeye başlarlar.

Böylece propagandanın etki gücü onun aleti olduğunu fark etmeyen insanlar tarafından daha da arttırılır.

Bu şekilde genel bir ortam oluştuktan sonra bireyler propagandanın kendilerine enjekte ettiği fikirleri "kendi fikirleri" sanmaya ve hatta bunu "kendi dünya görüşü" zannetmeye başlarlar.

Propaganda farklı yönlerden ve sürekli tekrarla oluşturulur.

Örneğin "çocuğunuzun uzun boylu olması için her gün süt içirin" mesajı tüm medya ve iletişim araçları üzerinden verilir.

Aynı mesaj farklı şekillerde tekrarlanır.

Sabah programında "çocuklara mutlaka süt içirin" diyen bir doktorun mesajını , öğleden sonra sosyal medyada gördüğün "sütün faydaları"  paylaşımı takip eder. Akşam dizi izlerken o dizide oynayan uzun boylu ve sağlıklı görünümlü çocukların devamlı "süt içtiğini" görürsün.

Kısacası mesaj her yönden ve sürekli yağar.

Ben siyasetle,medyayla ilgilenmiyorum hatta televizyon bile izlemiyorum bu sebeple propaganda beni etkilemez diyen "ikinci halka" aslında propagandaya en açık kesimdir.

Çünkü bunlar propaganda mesajının kendisinden değil,etkilediği genel ortamdan yönlendirilirler.

Reklamla falan hiç alakam olmaz diyen genç bir erkek tüm arkadaşları "kısa paçalı pantalon" giymeye başladıkça üzerinde pantalon konusunda büyük bir baskı hissedecektir.

Elluil kitapta insanları sürekli ikna etmeye dayalı "modern demokrasilerin" propaganda olmadan ayakta kalamayacaklarını ve toplumun eğitim seviyesi arttıkça propagandadan daha fazla etkileneceklerini söyler çünkü "eğitim" bireylerin zihinlerini propagandaya uygun hale getirecektir.

Son olarak kitabın en ilgi çekici yanı yazıldığı dönemlerde bile insanların "haber bağımlısı" olduklarını söylemesi.

Buna göre propaganda güncel olaylar ve haberler üzerinden işlev gördüğü için haber görünümü altında mesajlar üretir.

Bu da insanların sürekli "acaba yeni bir şey olmuş mu ?" gibisinden sürekli haberleri takip etmelerini ve takip ettikçe daha fazla propagandaya maruz kalmaları sonucunu oluşturur.

2020 senesinde her yanımızdan "flaş flaş" haberlerin aktığı bir dünyayı Jaques Elluil görebilse acaba ne derdi ?

Kitabın Türkçe çevirisi yok ama İngilizcesi için
https://www.amazon.com/Propaganda-Formation-Attitudes-Jacques-Ellul/dp/0394718747

Benim kitabım Zihin Tetikçileri - Algı Yönetimi ve Gerçekler için :
https://www.kitapyurdu.com/kitap/zihin-tetikcileri-amp-algi-yonetimi-ve-gercekler/525397.html

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru




























Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni