Aydın Serdar Kuru

 Zengin parasını daha fazla zenginleşmek için kullanırken fakir parasını zengin gibi görünmek için kullanır

 Sevgili Dostlar, Yıllardır faydalı olmaya çalıştığım siz değerli kardeşlerimden ufak bir ricam olmuştu. Acayip acayip tiplerin yüzbinlerce takipçisi olduğu İnstagram aleminde şu hocanızın takipçi sayısı komik durumdaydı. Bu sebeple algoritma yaptığım faydalı paylaşımları ciddiye almıyordu. "Bu ülkenin bilgiye ve gerçeğe önem veren kaliteli insanları neredesiniz bizleri yalnız bırakmayın zaten bir avuç kaldık hadi şu hocanıza destek olun ve beni takip edin" demiştim. Sağ olun desteğiniz hatta sırf beni takip etmek için kapattığı instagramı yeniden açan dostlarımız sayesinde on bini bulduk. Evet önemsiz bir sayı gelebilir ama aslında önemliydi. Yıllardır dağlara taşlara boşuna mı konuşuyorum yoksa gerçekten bir fayda üretebiliyor muyum görmem lazımdı. Sağ olun var olun. Destek oldunuz. Güç verdiniz. Bizler birbirimize destek olmazsak ezilir ufalanır gideriz unutmayın. Buyurunuz artık ufak da olsa instagram algoritmasına karşı güçlendik. Buradan bakabilirsiniz. https://www.inst

 İZLE : The MacKintosh Man - 1973 İngiliz istihbaratına sızmış bir Sovyet casusunu ortaya çıkarmak için Rearden isimli bir İngiliz istihbaratçı sahte bir suçlu kimliğine bürünür ve bu kimlikle cezaevine girerek cezaevinde bulunan eski bir Rus ajanıyla temasa geçmeye çalışır. Filmin en önemli ilginçliği şudur. Film "Freedom Trap" isimli bir romandan uyarlama ve bu roman George Blake isimli çift taraflı bir İngiliz ajanının gerçek hikayesinden esinlenmiştir. George Blake İngiliz istihbaratı görevlisi olarak Kore savaşında taraf değiştirmiş ve Sovyet askeri istihbaratı MGB adına çalışmaya başlar. 1961 senesinde yakalanır ve vatana ihanetten 42 yıl hapse mahkum edilir. Ancak ilginç şekilde 1966 senesinde hapisten kaçarak Sovyetler Birliğine sığınır ve KGB tarafından üstün hizmet madalyasıyla ödüllendirilir. George Blake 2020 senesinde Moskova'da öldü ve hiç bir zaman İngiltere'ye dönmedi. Öldüğü zamanda bizzat başkan Putin tarafından taziye edildi. (Büyük devletler rejiml

OKU : TINKER TAILOR SOLDIER SPY İstihbarat dünyası en güzel eski istihbaratçıların yazdığı romanlardan öğrenilir ve John Le Carre amcamız İngiliz istihbaratının demirbaşlarından olarak bu alanda en iyi yazarlardandır hem de yazarlığı da gerçek yazarlıktır. Le Carre üstadın en önemli özelliği istihbaratçılığın psikolojik boyutlarını gündeme getirmektir. Bu kitabı okurken gerçek olaylardan esinlendiğini bilmenizde fayda var. Kitaptaki hikaye örgüsü İngiliz istihbaratçı ve Sovyet ajanı Kim Philby denen tilkinin MI6 içinde üst düzey yöneticiliğe yükselmesi ve bu dönemde eline geçen tüm bilgileri KGB'ye vermesi olayına dayanır. İngiliz istihbaratına sızan KGB ajanları Cambridge Five adı verilen bir casus grubuydu. Bu grup 2. Dünya Savaşı sırasında ve Soğuk Savaş döneminin başlarında Sovyetler Birliğine son derece önemli bilgiler sızdırdı. Kim Philby İngiliz istihbaratına sızan en önemli ajanlardan bir tanesidir işin ilginci babası da istihbaratçı ve gezgin John Philby'di. Kısacası ç

  SAÇ PSİKOLOJİSİ Bugün size biraz saç ve psikolojik algısından bahsedeyim 1) İnsanlar yaşlanmaktan korkar ve saçlarının görüntüsü üzerinden yaşlanma süreçlerini saklamaya çalışırlar. Yaş arttıkça saça yönelik bakım ilgisi artar. 2) Saç en görünen unsur olduğu için kişisel imajınız konusunda karşıya ilk mesajı verir. Saçınızın şekli ve rengi kişiliğinizle ilgili ipuçları şeklinde algılanır.  3) Kadınlarda uzun ve parlak saç sağlıklı olduğu ve cinsellik konusunda sorunu olmadığı algısı verirken düzenli ilişkiye girmiş (evlenmiş) kadınlarda saç boyunun kısaldığı gözlenebilir. Kadınlarda saç kısaldıkça cinsellik vurgusu azalır (kısa saç erkeksi görüntüyle alakalıdır özellikle erkek yoğun mesleklerde çalışan kadınlar saçlarını kısaltma yoluna giderler) 4) Saçların bir tür hafızası olduğu ve geçmiş olayların enerjisini taşıdığına yönelik inançlar vardır. Bu sebeple Hac gibi dini ritüellerde arınma göstergesi olarak saçlar tıraş edilir. Buna bağlı olarak özellikle kadınlar psikolojik sıkıntı

  İZLE : AKBABANIN 3 GÜNÜ (1975) CIA adına istatistik araştırmalar yapan birimde çalışan memur sabah işe geldiğinde tüm ofis arkadaşlarının öldürüldüğünü görür. Olaylar gelişir. Bu film önemlidir çünkü Robert Redford abimizin oynadığı ana karakterin oluşturulmasında danışmanlığı bizzat eski CIA başkanı Richard Helms yapmıştır.  Başka bir ilginç durum daha paylaşayım filmde baskına uğrayan CIA ofisi sivil bir şirket görünümünde New York'ta terör saldırısında yıkılan Dünya Ticaret Merkezinde gözüküyordu. Filmin çekilmesinden yıllar sonra ikiz kuleler terör saldırısında yıkılınca gerçekten de Dünya Ticaret Merkezinde bir CIA ofisi olduğu ortaya çıktı. Kısacası ilginç filmdir vesselam. 

  Sağolsun Ayşe Sökülmez hanım iki kitabımı almış üniversitedeki masama ziyarete gelmiş. İmzalarını attık kitapların. Ayşe hanım örnek bir kişilik. Yıllar sonra üniversiteye dönmüş ve çocuğu yaşındaki gençlerle aynı sıralarda eğitim görüyor.  Üstelik çok da üretken yayınlanmış üç tane kitabı var.  Daha da önemlisi bilgiye değer veriyor.  Örneğin kendisi masamın üstünde duran kitaplarımı hediye etmemi kabul etmedi gitti kendisi kitaplarımı aldı ve imzaya getirdi.  Bu neden önemli çünkü değerli ülkemizde herkes yazardan kendisine bedava kitap hediye etmesini bekler. Kitabınızı herkes tebrik eder ama en yakınlarınız bile gidip bir tost parası verip satın almaya üşenir. Sosyal Medyada 2001 yılından beri aktifim ve insanlara karşılıksız on binlerce bilgi paylaştım. Toplam takipçi sayım neredeyse 200 bin. Peki takipçilerin yüzde biri yani 2 bin kişisi kitaplarımı satın aldı mı ? Tabii ki hayır. Yani ülkemizde neden iyi yazarlar ve sanatçılar çıkmıyor derseniz sebebi budur efendim. Lafa geldi

  OKU : SHOGUN Çocukluk yıllarımda dizisiyle beni Samuray kültürüne aşık etmiş bu sebeple ortaokul yıllarımda karateye hemen ardından Jujutsu sanatına başlamamı sağlamış bugün üst kuşak bir Daito Ryu Aikijujutsu öğrencisiysem ilk tohumlarını atmış eserdir. Samuray savaşçı kültünün dünyaya bakış açısını son derece iyi veren bir eserdir.  Ancak tabi abartıları çoktur hem kitapta hemde dizide Japon samurayların en ufak bir başarısızlıkta seppuku (harakiri değil) yaparak intihar ettikleri gösterilir ki bu doğru değildir. Bir samuray ve genel olarak bir savaşçı için temel amaç hayatta kalmak ve eğer ölmesi gerekiyorsa bunu düşmana en yüksek zararı vererek gereğini yapmaktır. Seppuku çok ekstrem durumlarda ortaya çıkan bir olgudur. Bizim de savaş sanatlarında ilk öğrendiğimiz şey kendimizin ve güvenliğini sağlamaktan sorumlu olduklarımızın hayatta kalmasıdır. Tüm teknikler bu sebeple öncelikle stratejik olarak savunma amaçlıdır çünkü saldırgan her zaman dezavantajlıdır ve açık verir. Bazı du