Ana içeriğe atla

OKUDUĞUNU ANLAMANIN 5 YOLU

 


OKUDUĞUNU ANLAMANIN 5 YOLU

Sevgili dostlar,

Gezip tozmaktan son zamanlarda bir şeyler yazamıyordum. Baktım köreleceğim yazayım dedim. Ele almak istediğim konu son derece önemlidir efendim. Genel olarak baktığımızda insanlarımızın çoğunun ya hiç okumadığını okuyanların da okuduklarını anlamadığını fark ettim. 

Sosyal medyaya bir şey yazıyorum örneğin "hayatının kontrolünü eline al" diyorum ama okuyan arkadaş "Hocam neden pazardan bir kilo armut al yazdın ?" diye bana mesaj gönderiyor.

Demek ki Galaktik uhrevi imparatorluğumuzun eğitim sistemi bu işi gözden kaçırmış. 

Okumayı öğretmiş ama anlamasını öğretmemiş (bilerek mi acaba ?)

O zaman ailenizin ve mahallenizin Algı Yönetimi uzmanı olarak bu işe bir pençe atmamın zamanı gelmiştir. Şimdi size etkili okumanın beş bilimsel tekniğini vereceğim.

1) Aktif Okuma : Dostum okuma sadece gözlerini harfler üzerinden geçirmek değildir. Yani gözlerini harfler üzerinden geçirerek koca bir kitabı okursun ama ne anlatıyor diye sana sorduklarında kem de küm edersin. Aktif okuma şudur. 

Okurken eline güzel renkli kalemler alırsın. Karşına çıkan anahtar kelimeleri, hoşuna giden düşüncelerin ve fikirlerin altını güzel güzel çizersin. Kitabın boşluklarına, içine koyacağın postitlere veya özel olarak tuttuğun deftere bunların en önemlilerini yazarsın hatta o cümlenin sana düşündürdüklerini de yazarsın. Böylece o kitabı daha derinden anlamaya başlarsın. Yani dostum eline kitabı alıp haldır huldur okumak çözüm değil. Önemli kitaplar ciddiyetle okunur en azından  o yazarın emeğine saygı duy, elindeki kitabı yazar beş senede yazmış sen yatakta uzanıp okumaya çalışıyorsun. Ayıp ayıp.

2) Çift Kodlama Tekniği : Şimdi nedir bu teknik hocam dersen hem görsel hem sözel bilgileri bir arada kullanmaktır. Bak şöyle yapacaksın. Örneğin bir tarih kitabı okuyorsun ama olayları kafanda oturtamıyorsun. Alacaksın bir kağıt önüne ve olayları zaman çizelgesi şeklinde çizmeye başlayacaksın. Ya da bir tablo yapacaksın. Böyle yaparsan bir anda sihirli bir şekilde olaylar kafanda canlanmaya başlar. Ya da felsefi bir kitap okuyorsun ama fikirler kafanda canlanmıyor, gene alacaksın bir kağıt soyut fikirleri şemalarla veya şekillerle kendi anlayacağın şekilde çizeceksin. Böyle yaptığın zaman o fikirler bir anda daha anlaşılır hale gelecektir. 

3) SQ3R Yöntemi :  Bu yöntem İngilizce (Survey, Question, Read, Recite, Review) kelimelerinden oluşturulmuştur. Yani şudur. Bir kitabı eline aldın böyle yepyeni mis gibi kokuyor. Önce Survey yani genel bir inceleme yapacaksın. Kitabı şöyle haşır huşur karıştıracaksın genel bir göz gezdireceksin. Sonra bu göz gezdirme sırasında kafanda bir takım sorular oluşacak yani Question kısmına geleceksin ve bu soruları yazacaksın. Yani acaba kitap senin bu sorularına cevap vermiş mi bakalım diye düşüneceksin. Sonra başlayacaksın bismillah diye okumaya bu da reading kısmı. Okurken aralarda durup kendine kendine anladıklarını özetleyeceksin bu özetleri yazarak yaparsan harika ötesi olur yani recite edeceksin. En sonunda kitap bittiğinde en başta yazdığın sorular ve çıkardığın özetleri gene gözden geçireceksin. Bak bunu yaparsan o okuduğun kitabı on sekiz sene sonra sordukları zaman bile hatırlarsın. Bunu yapmaz hım hım hım diye okuyup geçersen bir gün sonra bile o kitabı hatırlayamazsın.

4) Kritik Okuma: Şimdi bu teknik tabi öyle aşk kitapları ya da on saniyede beyninize format adın gibi kitaplarda uygulanmaz. Bu teknik ciddiyetli felsefi, psikolojik eserlerde uygulanır. Buna göre metni okurken her fikirde durup eleştiri yapmaya başlayacaksın. Sanki yazar karşındaymış gibi fikirleri sorgulayacaksın hayalinde onu eleştireceksin. Hadi oradan, nereden biliyorsun hani bakalım kaynağın diyeceksin. Yani kitapla güreşmeye başlayacaksın. Yazarın argümanları mantıklı mı yoksa deli deli konuşup durmuş mu ? Fikirlerinin kaynağı nedir yoksa işkembeden mi sallamış ? Bu yazarın söyledikleri senin hayat tecrübenle uyuşuyor mu yoksa gerçek hayatla ilgisi olmayan laflar mı sallıyor ? Bu şekilde kitap okumak hem çok zevklidir hem de bir ton sahtekarın beyninin ırzına geçmesini de engellemiş olursun.

5) Metakognitif Farkındalık : Bu da bir şeyi okurken kendi düşünce süreçlerinin ve iç sesinin farkında olmak demektir. Örneğin bir kitabı okuyorsun ama bir yere geldin oku oku anlamıyorsun (Örneğin Kant babanın tüm eserleri benim için öyle oluyor adam bir laf ediyor anla bakalım anlauyabilirsen tabi çevirmenlerin de büyük etkisi Türkçe çevirisini anlamadığım bir eseri İngilizcesinden okuduğum zaman şip şap anlıyorum) Anlamadığın zaman öff püff diye hemen sayfayı çevirme düşün bakalım neden anlamıyorsun düşünce zincirin nerede kopuyor ? Bazen kelime bilgisinden kaynaklı olabilir o zaman oturup o kelimeyi anlamaya çalışacaksın. Bazen ek kaynaklara ihtiyaç duyarsın örneğin yazar sana bir olaydan örnek verir ama sen o olayı bilmiyorsan anlayamazsın. O zaman oturup o olayı ya da fikri de öğreneceksin. Yani temel olmadan binayı çıkamazsın.

Yaa işte böyle. Bak okumak ne kadar ciddi bir işmiş değil mi ? Unutma bilgi her zaman yaşamında atılım yapman için gereken sermayedir.

Hadi bir iyilik daha yapayım seni geliştirecek onlarca video dolu You Tube kanalımın linkini de buraya bırakıyorum. Bence kendine bir iyilik yap ve gir bir incele derim.

https://www.youtube.com/AydinSerdarKuru

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni