Ana içeriğe atla

DOĞRU SEÇİMLER YAPABİLMEK.



DOĞRU SEÇİMLER YAPABİLMEK.

Sevgili dostum,

Hayat hep seçimlerimizle alakalıdır. Sürekli bir şeyler seçeriz. Mesela ben şu anda bu yazıyı yazmak yerine bilgisayarda eğlenceli  bir oyun oynamayı tercih edebilirdim.

Sen de bu yazıyı okumak yerine komik bir video izlemeyi seçebilirdin.

Ancak her ikimizin de seçimleri bir araya geldi ve şu anda bu yazıyı okuyorsun.

İşte her gün bunun gibi irili ufaklı  bir çok karar alırız ve seçimler yaparız.

Seçimlerimiz zaman içinde bizi ve yaşadığımız hayatı da şekillendirir.

Peki doğru seçimleri nasıl yapacağız ?

Çok basit.

İnandığın her neyse o doğrultuda dürüst ve samimi seçimler yapacaksın.

İçindeki samimi ve dürüst ses "bunu yapma" derken, çok samimi,dürüst olmayan başka bir ses "Boş ver bir şey olmaz yap gitsin" diye cevap veriyorsa ve sen aslında doğruluğuna inandığın seçim yerine yanlış olduğunu güçlü şekilde hissettiğin şeyi bile bile seçersen hayat uçağının burnunu yere çevirdin demektir.

İnanmadığın hiç bir seçiminde güç yoktur. İnanmadığın şeyleri anlattığın sözlerin ve yazıların insanlar üzerinde etkisi olmaz. Ancak kendin tamamen inandığın şeyleri anlatırsan, başkalarını etkilersin.
İnsanlar içgüdüsel olarak samimi olup olmadığını bir şekilde anlarlar.

İnanmadığın her tür hedefi,yolculuğu ve girişimi yarıda bırakırsın.

Zoraki yapılan evlilikler bir şekilde biter hukuki olmasa bile pratikte biter, zoraki çalışılan işlerden hayır çıkmaz. İnanmadan sadece rol yapmak için üstüne geçirdiğin her tür kostüm ve yüzüne koyduğun her şekil maske bir gün gelir üstünden kayar gider.

Gerçekten inanmadığın, yanlış olduğunu bildiğin şeyler üzerine kurduğun tüm sistemler çöker.

İnancın bile şekli değil gerçek olmalıdır.

Sadece şekil olan her tür inanç boş bir kuruntudan başka şey değildir ve suya atılmış kağıt havlu gibi zamanla erir gider.

Yaptıkların inandıklarının kanıtıdır. Eğer öyle değilse. Yaptıklarınla içindeki inanç arasında bir bağlantı yoksa hayattaki tüm çabaların minicik bir sivrisineğin, dev gibi bir fili havaya kaldırmaya çalışması gibi nafiledir ve boşunadır.

Senin yaptıkların,konuştukların yani seninle alakalı her şey içindeki inancı tam olarak yansıtmalıdır.

İnsanlar laflarına,sattığın ürüne,reklamını yaptığın hizmete veya propagandasını yaptığın partiye ilgi göstermezler, onlar senin inançlarından etkilenir.

Martin Luther King Amerikadaki ezilmiş zencilerin haklarını savunurken onlara hayatlarını hangi yöntemlerle değiştireceğini anlatmadı. Onlara inandıklarını anlattı. Bir milyon kişiye yaptığı tarihin en büyük açık hava mitinglerinden birinde yaptığı konuşmada "I have a dream - Benim bir hayalim var" dedi ve bu sözleri tarihe geçti.

İnsanlara bir şeyler anlatmak istiyorsan onlara ne,nasıl diye anlatıp durma onlara neye inandığını söyle.

Ben şu anda bu satırları yazarken sizlerle inandıklarımı anlatıyorum, aman yazı yazayım da çok okunsun diye bir derdim yok.

Sözün özü.

Doğru seçimler yapmak istiyorsan.

Önce neye inandığını bil.

Bu inancın taşıma suyla yüklendiğin anlamsız şeyler değil gerçekten de aklın ve yüreğinle inandığın bir yol olsun.

Bu inanç sağlam olduktan sonra sana sürekli güzeli ve doğruyu tavsiye eden iç sesini daha net duyabilir hale geleceksin.

Bir konuda karar verirken eğer o kararın temel tüm inançlarına aykırı ve zararlı olduğunu aslında bildiğin bir şeyse zaten içindeki o dürüst ses bas bas bağıracaktır.

Eğer bu sese uygun seçimler yaparsan hemen bir rahatlık duygusu da hissedersin çünkü ne olursa olsun ve kim ne derse desin doğru yaptığını zaten bilirsin. Ama yanlış bir karar daha işin başından seni rahatsız etmeye başlar.

Seçim aşamasında kafanda ölçüp tartarken o terazinin kefesine parayı, egoyu, kişisel menfaatlerini,hırslarını ve millet ne der düşüncelerini koyarsan, o terazi eninde sonunda kafanda parçalanır.

Ancak o karar terazisinin kefesine inançlarını ve  değişmez evrensel doğruları koyarsan üstüne de sadece kendi çıkarını değil diğer insanların çıkarlarını düşünmeyi de eklersen, seçimlerin büyük ihtimal doğru olacaktır.

Tüm dünya sana yanlış dese bile bu böyledir.

Sevgilerimle

Aydın Serdar Kuru


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni