Ana içeriğe atla

EKRAN KÖLELİĞİ



EKRAN KÖLELİĞİ

Sevgili dostum,

Şöyle bir kafanı kaldırıp etrafına bakarsan tüm çevrenin ekranlarla dolu olduğunu göreceksin. Akıllı telefonun, salondaki televizyon, masandaki bilgisayar, sokaktaki reklam,uçak veya otobüsteki koltuğun her yerin ekran dolu.

Bir ortama girdiğin zaman oradaki ekranların sayısını şöyle bir say. Artık buzdolabı ve fırınlar bile minik ekranlarla üretilmeye başladı.

Peki gün içinde en çok nereye bakıyorum diye bir düşün.

Güzel doğa manzaralarına mı, sevdiklerinin yüzlerine mi yoksa ekranlara mı bakarak geçiriyorsun ömrünü ?

Sokaktayken şöyle bir etrafına göz gezdir.

Ellerinde küçük ekranlar olan binlerce insanın yürürken,otururken hatta yatarken bile bu ekranlardan yüzlerini ve gözlerini alamadıklarını fark edeceksin.

Hatta şu anda benim bir ekrana bakarak yazdığım yazıyı sen de bir ekrana bakarak okuyorsun.

Ekran kardeşiyiz yani.

Neredeyse yaşamımızın her anını ekranlarla geçirmemiz tabii ki bir tesadüf değil.

Ekranlara algımızı ve dikkatimizi çeken her şey ciddi psikolojik dizaynların ve planlamaların ürünü.

Psikoloji başta olmak üzere dünyanın her yerinden yüzlerce alanda uzman bilim insanları, harıl harıl seni daha fazla ekranlara baktırmak için düşünüyorlar ve bu konular üzerinde çalışıyorlar.

Telefonunun melodisi özel ses frekanslarında ayarlanıyor ve her çaldığında hangi hareketi yapacağın biliniyor.

Sana gelen mesajın sesi ve bildirimlerin rengine kadar her şey senin reaksiyon vermene göre ayarlı.

Televizyonda izlediğin dizinin her sahnesi ve arka planda çalan müzikleri bile, seni belli duygusal durumlara sokmak için planlanıyor.

Kısacası en büyük amaçları,ekranlar başında daha fazla zaman geçirmen.

Çünkü bugün senin bedavaya kullandığını zannettiğin bir çok uygulama,site ve televizyon programının en büyük sermayesi senin ilgin ve zamanın. Sen onların başında ne kadar çok zaman geçirirsen, onlara o kadar çok para kazandırırsın.

İyi de hocam ben zaten gerek telefonumda bir uygulama kullanırken, gerek video izlerken reklamlara hiç yakalanmıyorum falan deme.

Çünkü artık iş senin reklam izlemenden falan çıktı.

Şu anda hayatınla alakalı her detay mikro saniyeler içinde  kaydediliyor.

Örneğin telefonda bir video izlerken gözün ilk nereye odaklanıyor. Gün içinde hangi saat ve dakikada neler yapıyorsun. Ne olunca seviniyor ve ne olunca üzülüyorsun. Bunların hepsi tek tek kaydediliyor. Bu verileri zihninin kapısının anahtarları gibi düşün.

Örneğin bir resimde dikkatini ilk neyin çektiğini ve tam olarak hangi durumlarda öfkelendiğini kesin olarak bilirsem, sana tek bir resim göstererek saniyeler içinde seni çileden çıkartabilir ve bu öfkeni istediğim hedefe yönlendirebilirim.

Bunu on bin kişiye yapabilirsem  grup psikolojisi etkisiyle ürettiğim öfkeli kalabalığın sayısı kısa zamanda yüz binlere ulaşacaktır.

Yüz binlerce insanı bir kaç saat içinde öfkeden gözü dönmüş bir kalabalığa çevirebildiğini ve bu öfkenin hedefini belirleyebildiğini düşün. Böyle bir güç geçmişte en kudretli krallarda bile yoktu.

Peki ne yapacağız ?  Bundan kurtulmanın yolu nedir ?

Çözüm gene aklını kullanmak ve kendini kontrol etmekten geçiyor.

Önce eline tutuşturulan ekranların kölesi olmaktan vazgeç. Onları kendi amaçların için kullan, onlar seni kendi amaçları için kullanmasın.

Ekranları mutlaka kendi belirli amaçların için kullanmaya çalış. Boşa vakit geçirme ve sıkıldığın zaman saldırdığın bir emzik olmaktan çıkar. İşini yap, alacağını al ve kapat.

Özellikle telefonundaki bütün bildirimleri kapat.

Facebook'ta biri seni beğendiği  zaman telefonun hemen seni "bana bak, bana bak" diye çağırmasın.

Whatsapp kullanıyorsan çok yakınların dışında tüm bildirimleri sessize al.

O program her cik cik ettiğinde açıp "acaba ne yazmışlar" diye bakarsan işin biter.

You Tube üzerinden video izlemek mi istiyorsun ? Hangi konularda ne izlemek istediğini ara tara bul ve hedefli ol.

You Tube açıp "sana tavsiye edilen" videolara basıp durma. On dakika için girersin fakat "aman şuna bakayım, aman buna bakayım" derken saatlerini yer.

Film ve dizi mi izlemek istiyorsun ?  Belli bir zamanın ve saatin olsun.

İki saat izle ve bırak. Oturup bir koca dizi sezonunu,bir günde izlemeye uğraşma. Hem zevk almazsın hem de beynin kuru üzüm hoşafına döner.

Kısacası teknolojiyi kendi amacın için kullan.

Bunu yapabilirsen büyük güç kazanırsın.

Sen onlardan istediğini alırsın ama onlar senden yeterince faydalanamaz.

Bak şimdi bu yazıyı okurken "bip bip" diye telefonun öterse hemen okumayı kesip saldırma.

Yazıyı sonuna kadar oku. Biraz düşün sonra bak neye bakacaksan.

Çünkü sevgili dostum beynimiz aynı anda birden fazla iş yapmaya göre dizayn edilmemiştir.

Atalarımız ellerinde ok ve yay ormanda kuş avlamaya çalışırken bir yandan da kabile haberleri üzerinde yorum yapmıyorlardı .

Aynı anda beş tavşan yakalamaya çalışan avcı bir tane bile yakalayamaz.

Sözün özü.

Ekranların sahibi sen ol, onlar senin sahibin olmasın.

Sevgilerimle
Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com







 



 

















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni