Ana içeriğe atla

DENEYİMLEYEN VE HATIRLAYAN BENLİK.




DENEYİMLEYEN VE HATIRLAYAN BENLİK.

Sevgili dostlar,

İki gün boyunca iki farklı şehirde verdiğim Algı Yönetimi eğitimlerinden sonra İzmirime döndüm.

Çok yolculuk seven bir insan değilim ama işte öğretme iştahım daha güçlü olduğundan diğer olumsuzlukları bastırıyor ve kendimi ülkenin bir yerlerinde insanlara bir şeyler anlatırken buluyorum. Şimdi bile zaten bir haftadır hafif rahatsızım otur dinlen değil mi . Yok şimdi de yazı başına geçtim illa bir şeyler öğreteceğim. Herkesin bir çok takıntısı var. Benimkisi de bu galiba.

Size biraz Dr.Daniel Kahnemanın deneyimleyen benlik ve hatırlayan benlik ayrımından bahsetmek istiyorum. Psikoloji alanında Nobel Ödülü almış Dr.Kahnemanın "Fast and Slow Thinking" kitabını şiddetle tavsiye ederim bu arada.

Neyse şimdi Kahneman amca diyor ki. Benliğimiz ikiye ayrılır. Bir tanesi yaşamı deneyimleyen benliğimizdir, bir tanesi de bunu hatırlayan benliğimizdir diyor. Buradaki ilginçlik bu iki benliğimizin yaşadıklarımızı farklı algılayabilmesi.

Mesela.

Diyelim ki ben lise sonuncu sınıfta okurken çok sıkıntılı bir dönem geçirdim. Üniversite sınavına hazırlanma, gençliğin getirdiği problemler falan filan. Yani son senem aslında çok problemli geçti.
Ancak yıllar sonra o dönemi hatırlarken sadece olumlu olayları hatırlıyorum. O dönem ki arkadaşlarımla geçirdiğim zamanı. Dünyaya ne kadar pembe gözlerle baktığımı. O dönem ki gelecek umutlarımı ( o zamanlar sorsanız şu yaşlarımda başbakan olmayı planlamıştım. Kafaya bak)

Yani geçirdiğiniz  dönem ne kadar zorlu olursa olsun. Hatırlayan benliğimiz bize o dönemi olduğundan daha güzel gösterebilir.

Askerlik yapan erkek dostlarım da bu işi iyi bilirler. (Yaa bir zamanlar askerlik yapılıyordu tam 16 artı 2 ay yaptım ne haber). Askerde çoğu zaman annenizden emdiğiniz anne sütü burnunuzdan damla damla gelir. Dağa çıkarsın tüm gün canın çıkar sonra telefonda annene günüm çok güzel geçti dersin. O da seni tatil kampında zanneder ne bilsin.

Ama sonra yıllar geçer. Tüm o kötü zamanlar unutulur ve hatırlayan benlik sadece güzel zamanları hatırlar. Askerdeki arkadaşlıklar, yaşanan maceralar, denetleme atışlarında dört göz haline bakıp seni bir şeye benzetemeyen özel harekat subaylarının sen oturup yarı otomatik tüfekle hedefi yüzlerce metreden darmadağın edince hortlak görmüş gibi sana bakmaları gibi güzel anıları hatırlarsın.

Bu mekanizma tersine de işler.

Örneğin birini seversin. Onunla çok güzel ayların ve yılların geçer. Sonra bir anda kavgalar başlar ve ayrılırsın. Yani iş olumsuz biter. Bu sefer hatırlayan beynin sana o uzun yıllar boyunca yaşanmış tüm güzellikleri değil sadece kötü olayları hatırlatır. Ne kötü adamdı veya ne kötü kadındı dersin.

Yani aslında sevgili dostlar hatırlayan benlik için işin biraz bitiş kısmı önemli.

Koca bir sezon dizi izlersin ama sezon finali umduğun gibi olmazsa tüm dizi sana kötü gözükür.  Her tür filmin veya gösterinin son sahnesi bu sebeple önemlidir. Bende eğitimlerde özellikle son bölüme çok önem veririm. Çünkü orada yapacağım bir hata veya densizlik tüm katılımcıların eğitim hakkındaki deneyimlerini kötü olarak hatırlamalarını sağlar. Eğitim işindeyseniz bu son kısma çok önem verin. Bazen kötü geçmiş bir eğitimi son kısımda toparlayabilirsiniz.

Şimdi o  zaman bunu bilmek bize şöyle bir imkan sunuyor.

Deneyimin kendisi önemli değil. Sizin ona yüklediğiniz anlam ve hatırlama şekliniz önemli.

Şu an kötü bir dönemden geçiyorsanız kendinizi zorlayarak, iyi ve olumlu yanları görmeye çalışın. Kolay değil biliyorum ama zorlayın kendinizi, beyninizde bu güç var. Eğer bunu yapabilirseniz her tür kötü olayı zihninizde olumluya çevirme ve kendinizi iyi hissetme imkanınız bulunmakta.

Kötü olarak hatırladığınız olayları da bir düşünün. Belki de aslında çok güzel bir deneyimdi ama siz kötü bittiği için onu o şekilde hatırlıyorsunuz. İnsanları son hareketlerine göre yargılamamaya çalışın.

Tabi bu bahsettiklerimi bende çoğu zaman yapamıyorum. Hele bazen gerçekten problemli olayları gündeme getirmek gerekiyor. Size Polyana olun demiyorum. Ama kendinizi güçlü tutabilmenin yolu her olaydaki güzellikleri ve avantajları görebilmenizden geçiyor. Bunu yapamazsanız doktor amcalara gidersiniz onlar da size bir ton hap verirler kendinizi iyi hissedin diye. Seçim sizin.

Evet şimdilik bu kadar. Eğer üşenmezsem gidip traş olacağım otuz yıllık berberime.

Herkese sevgiler ve saygılar. Güzel bir gün dilerim.

Aydın Serdar Kuru
www.serdarkuru.com





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni