Ana içeriğe atla

L'OREAL MARKASININ ÇIKTIĞI KÖHNE MUTFAK.

Bir çok insan müthiş fikirleri olduğundan ama paraları olmadığı için bu fikirleri hayata geçiremediklerinden yakınıp durur ancak L'Oreal denen dev güzellik ürünleri markasının kurucusu Eugène Schueller'in beş parasız bir şekilde işe başlayarak azimli ve akıllı bir çalışma sonucu ortaya çıkardığı milyarlarca dolarlık dev başarı aslında "parasızlığın" sadece bir bahane olduğunu ispatlamıştır.

1904 senesinde Paristeki üniversitesinden kimyager olarak mezun olduktan sonra evine kapanan genç Eugène Schueller her gece evinin mutfağında türlü boyalarla deneyler yapmaktadır ve amacı tamamen doğal görünen bir saç boyası bulmaktır.

Geceleri evinde ürettiği saç boyalarını ufak şişelere doldurarak sabahın ilk ışıklarında şehirdeki bayan kuaförlerini tek tek gezmekte ve bunları türlü taktiklerle İKNA ettiği yerlere satmaktadır. İşleri o kadar güzel gider ki bu beş parasız kimyager genç iki sene içinde biriktirdiği paralarla kendi şirketini açar. L'oreal markası doğmuştur.

Schueller işlerini büyütmek için kadınları saçlarını güven içinde boyatabilecekleri konusunda bilinçlendirmesi gerektiğini biliyordu. Aklına gelen fikirse süperdi. O dönemlerde "La Coiffure de Paris" isimli bir moda dergisi bayan kuaförlerinde popüler olmuş bir dergiydi ve kadınlar saçlarını yaptırmak için sıra beklerken harıl harıl bu dergiyi okurlardı.

Schueller bu dergide kimyager kimliğiyle makaleler yazmaya başladı. Şirketinin ismini hiç geçirmeden yazdığı makalalerin konusu tabii ki "saç boyaları ve boyama teknikleriydi". Yazıları bayanlar tarafından okundukça daha fazla ürün sattı ve kısa süre sonra tüm dergiyi devir alarak kendi ürünlerini çaktırmadan öven bir içeriğe kavuşturdu.

Girişimci kimyager Schueller bu sıralarda saç boyalarının satılması için en önemli insanların kuaförler olduğunu anlamıştı. Onlarla iyi geçinmek ve mutlu etmek için elinden geleni yapıyor türlü türlü kampanyalar düzenliyordu. Böylece Fransadaki kuaförlerin büyük bir kısmı onun ürünlerini bayanlara "şiddetle" önermeye başladılar.

Schueller'in bir başka süper akıllı fikriyse Parisin en güzel semtinde süslü püslü bir "saç boyama akademisi" açması ve başına Rus Çarının sarayında çalışmış aristokrat bir Rus kuaförünü oturtmasıydı. Fransanın her yanından gelen kuaförler bu "seçkin" okulda saç boyamanın tüm inceliklerini öğreniyorlar ve tabi doğal olarak "L'oreal" markasının dünyadaki en iyi boya olduğunu kendi kuaför salonlarında bayanlara ballandıra ballandıra anlatıyorlardı.

1920'li yıllara gelindiğinde kadınlar çalışma hayatına daha fazla girmeye ve otomatik olarak bakımlarına çok daha fazla önem vermeye başladılar. Tabii bu Schueller ve şirketi L'oreal için harika bir gelişmeydi. Fransa sınırlarını aşıp dünyanın dört bir tarafında mal satmaya başlamışlardı.

Bu dönemlerde Schueller koyu saçlı kadınların saçlarını sarıya boyatma taleplerinin arttığını farketti ve çok kısa bir zaman içinde saçların rengini açan yepyeni bir ürünü piyasaya sürdü. O dönemler Schueller'in bu ürün şişesini eline alarak etrafındakilere " Bu minicik şişeden servetler kazanacağız çünkü gün gelecek milyonlarca kadın saçlarını sarıya boyatmak isteyecek" dediği söylenir.

(Ufak bir not : Hanımların Türkiye'de "Oryal" olarak kullandıkları terimin L'Oreal saç açıcısının tüm dünyada tek ürün olduğu dönemlerden kalma bir benzeşim olduğunu düşünüyorum tabi sadece bir fikir)

L'oreal firması bu tür fırsatları her zaman ilk farkeden firma olmuştur. Mesela Fransada ilk defa işçilere yönelik ücretli izin kanunu çıktığı zaman Schueller iuzun yaz tatillerine çıkacak işçilerin plajları dolduracağını düşünmüş ve bilin bakalım hangi yeni ürünü piyasaya sürmüştür ? Cevap veriyorum:Güneş Yağı. Tabii çuvalla para kazandıklarını söylememe ayrıca gerek yok.

L'Oreal firmasının en büyük başarılarından biri de bilime ve AR-GE çalışmalarına büyük bütçeler ayırmasıdır. Kendisi de bir kimyager olan Schueller'in talimatıyla daha ilk yıllarında koca bir araştırma enstitüsü kurulmuş ve en modern cihazlarla donatılmıştır. Burası öyle bir hale gelmiştir ki mesela 1950 senesinde sadece araştırma departmanında yüz adet uzman kimyager çalışmaktaydı. Tabi o dönemlerden bugüne kadar L'Oreal firmasının bir çok yeni ürün keşfedip piyasaya sürmesinin arka planında bu bilime verilen büyük önem yatmaktadır. Fransa'da beş parasız yeni mezun öğrenci Eugène Schueller'in evinin mutfağında başlayıp bugün milyarlarca dolarlık koca bir endüstri devi haline dönüşen L'Oreal ve kurucusunun başarı sebeplerini özetlersek.

1) Bayanların istek ve ihtiyaçlarını, dünyadaki gelişmeleri göz önüne alacak şekilde iyi takip edip harika bir zamanlamayla en kaliteli ürünleri onlara sunmak

2) Güzellik ürünleri sektöründe büyük bir ağırlığı olan kuaförlerin ve moda dergilerinin bayanlar üzerindeki etkileme güçlerini kullanmak.

3) Bilime çok büyük önem vermek ve sürekli yeni geliştirilmiş ürünleri bayanların hizmetine sunmak. Bir gün aklınıza harika bir girişimcilik fikri gelir ama birileri "senin paran yok başaramazsın" diyerek cesaretinizi kırmaya çalışırsa lütfen Eugène Schueller'in mutfağını ve sıfırdan kurduğu dev L'Oreal imparatorluğunu düşünün.

Not: Bu yazı "Kurumsal Eğitim" çalışmalarım içinde örnek olarak işlenen olaylardan biridir. Sizde iyi bir fikrim var ve hayatımı değiştirecek büyük bir atılım yapmak istiyorum fakat nasıl yapacağımı bilmiyorum diyorsanız iletişime geçelim. Alacağınız etkin bir eğitim kafanızdaki soru işaretlerini giderip hayatınızdaki pek çok şeyi değiştirebilir.

Sevgilerimle

www.serdarkuru.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ

PSİKOLOJİK BASKI TEKNİKLERİ Sevgili dostum, Bugün üzerinde uygulanıyor olabilecek yada gelecekte karşı karşıya kalabileceğin bazı psikolojik baskı tekniklerinden örnekler vermek istiyorum. Her zaman dediğim gibi seni ancak bilmediğin yumruklar devirebilir ama geldiğini gördüğün her tür saldırıya karşı önlem alabilirsin. 1 ) Öncelikle üzerinde psikolojik olarak baskı kurmaya çalışan insanlardan acıma falan bekleme. Yaptıklarında da bir mantık filan arama. Neden benim üzerime geliyorlar gibi saçma sorular seni sadece daha zayıflatır. Bu tür şeytanlar başka insanların acılarından beslenir. Sen ne kadar acı ve sıkıntı çekersen o oranda zevk alırlar. Öncelikle böyle bir saldırıyı mantığınla çözmek için zaman kaybetme. Zaten sen baskı görmen için bir sebep aradıkça kendi kendini de suçlamaya başlarsın, bu da tam saldırgan manyağın istediği şeydir. Çünkü kendini suçladıkça acın daha da artar ve acın arttıkça o pisliklere daha fazla zevk verirsin. 2) Sana saldıranlar genelde sosyop

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ?

BAZI ERKEKLER GÜÇLÜ KADINLARDAN NEDEN HOŞLANIR ? Selamlar dostlar, Tabi şimdi bu durumun altında da gene psikolojik sebepler var. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bu konuyu irdeleyelim efendim. Olgunluk ve Bağımsızlık: Güçlü kadınlar genellikle kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız ve olgun bireyler olarak görülürler. Bu tür bir olgunluk ve bağımsızlık, birçok erkeği etkileyebilir, çünkü bu, bir ilişkide karşılıklı saygı ve eşitlik anlamına gelir. Geleneksel kadın rolünde çocuksuluk ve erkeğe bağımlı olma yüklendiği için bir çok erkek bu rolden rahatsızlık duyabilir. Güçlü kadın erkeğin bu ihtiyacını görebilir. Dengeli İlişkiler: Güçlü bir kadın, ilişkide dengeli bir ortaklık kurma eğilimindedir. Bu, ilişkinin her iki tarafının da eşit sorumluluk taşıdığı, bir tarafın diğerine bağımlı olmadığı bir ilişki anlamına gelir. Bazı insanlar kendi avantajlarına bile olsa dengesiz denklemlerden rahatsız olurlar bu sebeple böyle bir erkek gerçekten dengeli bir ilişki kurabileceği kadı

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM

KARANLIK TARAFINI YÖNETMEK : CARL JUNG'DAN BAŞARI İÇİN 5 ADIM  Sevgili dostlar, Bugün size psikoloji allamesi ve ulema-i-ekber Carl Jung hazretlerinin gölge kavramından bahsedeceğim. Ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak amacım içinizdeki kötü çocuğu ve "senden adam olmaz" dedikleri zaman bahsedilen "adam olmayacak" kısmınızı nasıl güzel işlere ve başarının kırmızı halılı ve altın varaklı yollarına yöneltirsiniz konusundan bahsedeceğim. Carl Jung efendi bakalım neleri tavsiye etmiş. Adım 1 : GÖLGEN İLE YÜZLEŞ Carl Jung hazretlerinin "gölge" kavramı, kişinin bilinç dışında bıraktığı ve kabul etmekte acayip zorlandığı kişilik özelliklerini ifade eder. Örneğin, belki de eleştirel veya yargılayıcı bir yanınız var ve bu genellikle stresli durumlarda belirginleşiyor. Yani stresli durumlarda başlıyorsunuz millete laf sokmaya, arkasından eleştirmeye veya kendiniz dışında herkesi aptal ilan etmeye. Ama normal zamanlarda pamuk gibi ponçik gibisiniz. İşte bu seni